van ercişli hasan abinin hikayesi

entry10 galeri
    1.
  1. izmir kordon çimlerine oturduk dün akşam, şişe birayı çakmakla saniyesinde açan bir yazar arkadaşla beraber. bu yazarı sizler de tanıyorsunuz yazının sonunda dipnot olarak söyleyecem. şişe biraları gören hasan abi yanımıza yaklaştı, biralar bitince boşları ona verip vermeyeceğimizi sordu, verebileceğimizi ama bitmediğini belirterek gönderdik.

    2 dakika sonra yine geldi yanımıza oturdu ve açıklaması şu oldu; yanlış anlamayın biranızın bitmesini bekliyorum, eğer beklemezsem başkası gelip alabilir şişeleri!
    muhabbet etmeye başladık hasan abiyle,
    muhabbet dediğime bakmayın adeta röportaj oldu;

    -abi sen şimdi yaklaşık 15 dakika bizi bekleyeceksin, çok mu para kazanıyorsun bu şişelerden? topu topu 2 şişe sonuçta.
    +tanesini 150 kuruştan satıyorum ama allah'a şükür yine de.

    -günde kaç tane satıyorsun peki?
    +40 50 civarı, yani 7 bilemedin en fazla 10 tl alıyorum günde!

    -bu para ailene yetiyor mu peki?
    +ailem yok ki, memlekette bir kız kardeşim bir de amcam var o kadar.

    -nerelisin abi?
    +van erciş.

    -neden geldin buraya?
    +parasızdım, kimseye bir şey söylemeden çıktım 1 ay önce, iş yok ne yapayım öyle işte.

    -burada nerede kalıyorsun peki?
    +valla bir kaç gün basmane'de kaldım, ama bulunduğum yerde esrar içiliyordu, kavgalar felan çıkıyordu belaya bulaşmamak için bıraktım orayı, bir kaç gün burada çimlerin üzerinde yattım sabah kalktığımda her yerim donmuş oluyordu, ben de allah'a sığındım!

    -allah'a sığındım derken?
    +caminin kapı girişinde yatıyorum(gülüyor). yine de çok şükür.

    -yaş kaç abi senin?
    +30 yaşındayım ben, genç gösteriyorum değilmi?

    -yok normal yaşını gösteriyorsun. sigara içiyormusun?
    +hayatımda hiç kullanmadım, ne içki ne sigara! sağol yine de.

    -abi sen ne yeyip ne içiyorsun peki?
    +valla 2 milyona çorba içiyorum gece işim bitince, sabah da bir simit yetiyor bana.

    o sırada arkada oturanların bira şişelerini farkediyor aniden kalkıyor kimseye kaptırmamak için, rızkının peşinden!
    tekrar geliyor; 1 şişemiz daha oldu gençler. - allah bereket versin abi
    yine o esna da telefondan kısık bir sesle çalan parçaya eşlik ederek derin bir of çekiyor;
    anlıyoruz ki derin bir aşk acısı var içinde;
    -sevgilin varmıydı?
    +vardı, seviyorduk birbirimizi ama vermediler, şimdi evlenmiş bir çocuğu varmış allah yolunu açık etsin.

    -bazen soruyormusun kendine; neden ben böyleyim diye?
    +ilk başlarda evet sorguluyordum bazı şeyleri, fakat günün birinde sakat bir genç adam gördüm, yürüyemiyordu, konuşamıyordu, hiç bir şey yapamıyordu. onu gördükten sonra dedim ki kendi kendime; allah'ım şükürler olsun. bir daha da kimseyle karşılaştırmadım kendimi, onların dünyası onlara, benim dünyam bana dedim her seferinde.

    -allah yardımcın olsun. peki abi izmir'in yaz ayında bu işle idare edebilirsin ama kışın ne yapacaksın?
    cevap ona yakışan nitelikteydi;

    +allah büyük.

    bira şişelerini verdik, bizimle işi bittikten sonra müsade isteyerek kalktı ve kalabalığın içinde kayboldu, gitti.

    bu haline bile şükreden bir insan var bu yazıda,

    hakikaten samimi bir adam var bu yazıda,

    kendi şükürsüzlüğüm de boğuldum,

    moonlight sonata şahittir bu yazıya...

    not; abinin diksiyonunun düzeltilmiş şeklidir.
    0 ...