hakkimi sana helal ediyorum ecevit

entry10 galeri
    9.
  1. öncelikle sayın ecevit e allah rahmet etsin dileklerimle başlıyorum. çok anlatılan ve 80 öncesinin tasvir edilen panoramasının vazgeçilmezi olan benzin sıkıntısı, gıda kuyrukları vb nin arkasında yatan nedenler araştırılmadan, ecevit e hakkını helal etmiyorum demek; biraz insafsızlık olur. ülkemiz üzerinde büyük oyunlar oynandığını söylersek; herhalde bunu iddia edenleri, komplo teorisyenliği ile suçlamak biraz safdillik olur. 80 öncesi bu kaos ortamının oluşmasının baş müsebbibi amerika ve ülkemizdeki komprador burjuvazidir. şöyle açıklayayım. ecevit iktidarları döneminde yanlışlar da olmuştur. fakat yaptığı en doğru üç şey bu iki odağı pek rahatsız etmiştir. grev ve lokavt hakkı ilk olarak onun zamanında bir anayasal hak olarak tanınmış ve iktidarı döneminde iş yasalarında işçi lehine düzenlemeler getirince bu ecevit e karşı büyük iş çevrelerinin komprador burjuvazinin bayrak açmasına yol açmıştır. * ittifakın ikinci ayağı olan ve baş aktörü durumundaki amerika için ise şu iki neden yeterlidir ecevite karşı gelmesi için. 1974 yılında erbakan ile girdiği koalisyon zamanında amerika ya rağmen verdiği kıbrıs barış harekatı emri ve o zamandan amerika nın aldığı ecevit in devlet adamı olarak kolay lokma olmadığı mesajı…bunun üstüne bir de önemli madenlerin bor gibi
    devletleştirilmesi amerika tarafından da ecevit in kötü çocuk listesine alınmasını sağlamıştır.
    bu iki çevrenin ittifakı ve düzenlediği ekonomik komplolar hükümeti acze düşürmüştür. nitekim ne hikmettir ki koalisyonun diğer ortağı erbakan ın hükümeti de 28 şubat ta hayalet gibi ortaya çıkıp sonra kaybolan tarikat tehdidi nedeni ile son bulmuştur. severiz ya da sevmeyiz; politikalarını onaylarız veya onaylamayız fakat erbakan ın da ecevit le ortak olmak üzere bir yönü vardır. o da ülke çıkarlarının son derece bilincinde olmalarıdır. politika olarak erbakan belki itici gelir fakat düşünceleri her zaman abd yi rahatsız etmeye yetmiş de artmıştır bile. bu yüzden abd 1974 ün intikamını erbakan dan 28 şubatta aldı. üstüne gidilmek istenen tarikatlar idiyse, işte olaydan 10 yıl sonra da tarikatlar eskisi gibi, hatta ekonomik olarak daha da güçlü olarak cumhuriyetin karşısında bir tehdit olarak halen bulunmaktadırlar.
    neyse ecevit e geri dönelim.80 öncesi bu ittifakın kullandığı bir silah da yine bir amerikan geleneği olan, büyük gazetelere hükümet aleyhinde dev ilanlar vermektir. ülkemizde bu amerikan yöntemini ilk kez tüsiad uygulamıştır. halk da bu şekilde etki altına alınmak istenmiştir.
    90 lı yıların sonundaki iktidarında ise; abd bu kez uslu durması karşılığında ecevit e apo yu vermiştir. apo nun getirilmesi seçimi kazanmasında büyük bir etken olmuştur. ama abd apo yu neden verdi? karşılığ neydi? ecevit ölmeden önce geçen sene yaptığı açıklamada bunu halen anlayabilmiş değilim demiştir. * fakat zannımca amerika nın planları hazırdı. abd nin öyle günübirlik düşünerek hareket etmediğini ve 10 yıllık perspektifler ile ne yapacağını planladığını bildiğimizden,afganistan ve ırak ın işgal planlarının daha 1990 larda pentagonun çekmecelerinde oldugunu düşünebiliriz. abd bu hırçın çocuğun ülkesinin stratejik olarak ne kadar önemli oldugunu biliyordu. ırak işgalinde bu ülke topraklarının, hatta ordusunun kullanılması gerekliliğinin de kendi işlerini rahatlatacağının farkındaydı. fakat 1974 teki gibi sözünü dinlememesinden korkuyordu. o yüzden elma şekeri olarak apo yu verdi ve hırçın karaoğlanı yatıştırıp seçimleri kazandırmanın minneti ile malum tezkere yi onun hükumetine geçirtme planları yaptı. ama ırak savaşının peşrev aşamasında, yani daha kitle imha silahı var mı yok mu aşamasında bakti ki ecevit hükumetinden yeşil ışık yanmayacak çark yine işlemeye başladı. hastaneye iyileşmeye giden ecevit in şifa bulacağına daha da kötü olması ve şifayı rahşan ecevit hastaneden çıkartıp da evde kendi bakımı altında ilaçsız bulması düşündürücüdür. yine aynı zamanlarda dervişin gelmesi... * hüsamettin özkan ve ismail cem in yeni oluşum adına ecevit i terketmesi de; nitekim akp zamanında abd yi en çok kızdıran şey çalışmalarının boşa gitmesidir. bunu en iyi; güvendiği dağlara kar yağmak deyimi ile açıklayabiliriz.
    2000 yılındaki ekonomik krize neden olarak sadece bir anayasa atılmasının ecevit tarafından ekranlarda dile getirilmesi; olayı basite indirgemek olur. krizin zaten yaratılacağı ve bundan bazı çevrelerin nemalanacağı önceden bazı fırsatçılar tarafından bilinmekteydi. şöyle ki gazi erçel merkez bankası eski başkanı devalüasyondan önce parasını dövize çevirdi. bunu çoğu kimse bilmektedir. fakat bir de yabancılar tarafından ülkeden çekilen sıcak para vardır. yine merkez bankasından kriz öncesi en fazla döviz alan yabancı banka citibank tır. bu devalüasyon tabi ki imf nin akıl vermesi ile yapılmıştır. o dönemdeki imf başkanı kim? stanley fisher. peki fisher emekli olduktan sonra ne iş yapmaya başladı? citibank genel müdürü oldu. alın size gerçeklerden oluşan bir; komplo;. sanırım anlamak için arif olmak gerekmez. yine türkiye de de bu işten çok kazancı olan bankalar ve iş çevreleri oldu. herhalde hepsinin bankalarında ve şirketlerinde çalışan müneccimleri vardı.
    kısacası; günahları ve sevapları, hataları ve doğruları olacaktır. fakat ecevit in herhalde vatanını sevmeyen bir devlet adamı oldugunu ima etmek yanlış olur. bu ülke üzerinde öyle büyük oyunlar dönüyor ki, buna tek başına kimsenin karşı durma gücü yoktur. * ne denilirse denilsin ecevit büyük bir devlet adamı ve şahsiyetli bir kişilik idi. tarih onu bu yönleri ile anacaktır.

    sonuçta olayların ve şahısların ideoloji gözlükleri çıkarılarak değerlendirilmesi her bakımdan geleceğimiz için daha sağlıklı olanıdır. mesele helal edip etmeme sorunundan da öteye bu ülkede neler oluyor, ve bunların aktörleri kim? bunlardan ne kadar haberdarız meselesidir. tek başına kimse bir savaşı, mücadeleyi kazanamaz. yel değirmenlerine savaş açmış don kişot gibi yalnız ve biçare kalır.
    3 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük