ekmeğimiz, yağımız, tüpümüz yoktu ama onurumuz vardı diye karşı çıkılabilecek düşünce sistemi. açtık ama gururluyduk, kimsenin gözü yoktu kimsenin namusunda, su satan çocuklar vardı da tinerciler yoktu, sevdiğiyle konuşmaya utanırdı insanlar, şimdi 17 aylık bebeklere tecavüz ediyorlar. içine edilmemişti cumhuriyetin, asker kıbrıs a gidiyordu kendi milletini korumak için, lübnan a değil. halkçıydı siyasetçi, milletin efendisiydi köylü ''artist'' değil. siyah beyaz filmler vardı yazlık sinemalarda fakat gökkuşağı gibi rengarenk bir hayatı temsil ediyordu. imf'ye, abd'ye, ab'ye köle olmamıştık henüz. elin avrupalısı sabah kahvaltısında ''cornflakes'' yediremiyordu bize, yeşil zeytini bulanlar şanslı sayılıyordu. ahlaksızlık sarmamıştı dört bir yanı, erkekler mektup yazardı gönül koydukları kızlara onlarda mendil sallardı arkalarından, şimdi birbirlerinin arkasından ne işler çeviriyorlar. efendi gibi yaşardı insanlar şehirde maganda gibi değil. kalıp kalıp buz alırlardı da sıcaklık eksik olmazdı annelerin yüzünden. tasfiye edilmemişti henüz ata'nın cumhuriyeti, ulemaya danışılmazdı hukukçuları ilgilendien işler için. türk olmaktan gurur duyardı insanlar ''türkiyeli'' olmaktan değil. cebimizde telefon yoktu, evimizde televizyon ama mutluyduk trt fm in başında çünkü askerimizin başına çuval geçirildiğini dinlemiyorduk ondan. yol kesen eşkiyalar vardı bir sineği bile incitmezlerdi, şimdi üniversitelerde pkk'lılar var. evet kapalıydı ekonomimiz cennet değildi gavurun yatırımcısı için. paramız yoktu ama onurumuz vardı, barış mançoydu halkın sesi, mahsun kırmızıgül değil, kemal sunal dı halkın yüzü, mehmet ali erbil değil, sulandırılmış medyatik starlar yoktu, işini yapan sanatçılar vardı, ekmek kuyruğunda onların şarkılarını söylerdi küçük mehmet, şimdi büyüdü, ipod unda hip hop dinliyor. olsun. paramız yoktu ama onurumuz vardı.