"saçların rüzgardan dağılıyor, yüzünün önünde sallanıp duruyor. dut ağacına bağlanmış bir ip gibi. ipte küçük, daha yedi yaşında esmer bir kız sallanıyor. gülüyor...
her rüzgarda doğuyoruz seninle. ölmüyoruz keza. her doğduğumuzda farklı yaşta, farklı bir saçta buluyoruz kendimizi. her sallanışımız senin saçında, en yüksek için. tam en yüksek derken en aşağı,en aşağı derken en yukarıyı görüyoruz seninle.
salıncakta salepler içiyoruz, dökmüyoruz ama.senin saçların tutuyor her el attığımız şeyi bizde zaten. çengelköy'de iki adet insancık, okuyoruz, yokluyoruz...
konuşuyoruz saatlerce susarak. susuyoruz. sustukça susuyor, susadıkça su içiyoruz birbirimizin gözlerinden. bir açık çay var çengelköy'de, bir de sahlepimiz var."