atları seven bir çocuk

entry1 galeri
    1.
  1. her yere yazmasam olmayacak bir turgut uyar şiiri.

    [bir güneşlenmek yeri!... deniz. uzak anımsamalar!..
    "haziran bu yıl da geç geçecek, biliyorum."
    sizin burnunuzda bir tütün kokusu, her yerinizde
    bir tütün kokusu,
    bay deniz kestanesi.
    ve uzaktaki şemsiyesi bir balmumu arısının...

    bir güneşlenmek yeri!...
    gazozlar hâlâ sıcak, hâlâ öğleden sonra "ne iyi"
    demek hâlâ yakınmaya hakkım var.
    kelimeler soluk. bir şey mi yapmalıyım?
    -evden mi kaçmalıyım?-
    (saçlarını taradı, güneşe baktı
    kendi sürecini yaşayan bir bakla)
    "gel al güzel deniz aygırı, yaman pegasus
    sonsuz kargaşamı."

    atları seven bir çocuk...

    "senin resmin var ya uzayıp gidiyorduvarlarımda
    marionetshire'da harlech castle'ın batı kulesi
    aşağılık zapartasıyla amcamın."
    bir sülüğe can çekiştiren eski geçmiş, eski eski
    ve tuzda ölüm,
    sardunyayı sulayan, eski eski...
    bakırla demirin dövüştürüldüğü yavaş bir akşam
    öbür şeylerin ve kırmızı ışıkların
    bakırla demirin bir sarışın perçem akşamı.
    -evden mi kaçmalıyım? kaçmamalıyım.-
    güneş birden batardı, her yerde kediler ve ağaçlar vardı

    "amca"
    nasıldı iki tekerlekli arabalar...
    "senin bildiğin bir şey var, bana demiyorsun
    söz gelişi aldım bir kayayı
    bir kayayı ne yapmalıyım, demiyorsun...
    oysa ben senden daha çok şey bilirim büyücüler üstüne
    evine sadece geceleri gelen ve sıcak şaraplar içen..."

    surları yıktınız mı, akşam
    sarı bir başlangıçtır, gitgide karaya dönen.
    karaya ve çocuklar bile, ve küçük yaramazlıklar bile, ve haklı
    "siz bize hiç inanmadınız ki, hiç inanmadınız ki, hiç
    oysa bir aktır karaya dönen, oysa çocuklar daha lirique'tir
    shakespeare'den. sonra,
    makedonya falanjistlerinden daha kahraman..."

    beyaz atın gölgesi, sen dur!...
    artık bir aldanışa kanmayan gözlerimden. dur!...
    "duvarlarım,
    gel al cepkenimi güzel at, duvarlarım bütün senin olsun
    duvarlarım, bütün ukalâ resimleriyle, babamın sıkıştırdığı,
    babamla annemin kavgalarından bir ufak kırmızı,
    ufak bir kırmızı, duvarda, ufak bir kırmızı
    ufak bir kırmızı..."
    yemeğe!...
    -evden mi kaçmalıyım? kaçmamalıyım.-

    "hiç anlamadığım mondrian, serzenişçi matisse
    bulanık siyahkalem, hergele miro,
    atlar gidiyor..."
    sonsuz bilincinde yaşamanın.
    o atlar.
    "sonra gazeteleri görüyorum, bütün gizleri
    savaşa başlamak gerek galiba.
    yarın. yarından tezi yok. baltamı ve bıçağımı
    ve atlarımı..."

    "amcam kravatını düzeltti, babam eski bir evde.
    bir yepyeni kıştı ıslıkları değerlendiren
    ne eğlendik ne eğlendik
    elbisesi çok eskiydi..."

    ne akşamı? "baba"
    haziran gecikecek biliyorum...

    "ama başka bir şeyi de değiştiriyor,
    atları atları,
    atları...."
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük