hayatımın en büyük rezilliğini yaşadığım günün etkisinden henüz kurtulamadım sözlük. küçük bir giyim mağazasında çalışan elemanı gözüm bir yerden ısırıyordu ve en sonunda kim olduğunu hatırladım. içim içimi yiyordu. bir şeyler söylemeliydim ya da çıkıp gitmeli ve bu fırsatın ellerimden kayıp gitmesini izlemeliydim. o sırada babam yanımdaydı ve tam kapıdan çıkacakken babama "adını sorsana" dedim. ah, demez olaydım. babam adını sordu ve evet, bu o benzettiğim kişinin ta kendisiydi. haliyle bir müşterinin ismini sorması -hatta babasına sordurtması- garip gelmiştir ki, bakıp güldü. anlamsız, şok geçirmiş bir ifadeyle sırıtıyordu. kapıyı kapattık ve hızlıca uzaklaşmaya çalıştık. yürürken arkama dönüp baktığımda içeride gülmeye devam ettiklerini gördüm. bu aptallığı yaptığım için çok pişmanım. bir günüm de rezil olmadan geçse n'olurduu sözlük? bunun diğer rezil tarafı da babamın "sen onu nereden tanıyorsun, okuldan mı?" demesiydi. bir babaya bu durumda nasıl bir açıklama yapılır siz düşünün.