27 mayıs darbesi sürecinde menderes ve arkadaşlarının yargılandığı yassıadanın komutanlığını yapmış şahıstır. darbeden idama kadar geçen süreçte menderes ve arkadaşlarına insanlık dışı muamelelerde bulunduğu daracık hücrelerde yatırdığı anlatılır.
menderes hakkında idam kararı verilmiş ve imralı adasına götürülecektir. bu arada ingiltere kraliçesi 2. elizabeth ve abd başkanı john f. kennedy idamların durdurulması için cemal gürsele baskı yapmaktadırlar. gürsel bir ara baskılara dayanamayarak ada komutanı tarık güryay'ı arar gelişmeleri sorar. güryay ''infaz ettik.'' diye cevap verir. ancak henüz idam gerçekleştirilmemiştir. yassıadadan imralıya geçiş sürecinde sandallardan birine darağacı kurulmuş ve yolda herhangi bir emir yahut talimat gelirse bunun dışına çıkılmak istenilmiştir.
güryay bir iktidar yargılanıyor adlı kitabında zorlunun idamını şöyle anlatmıştır
Zorlu, ölüme gerçekten zorlu bir metanetle gitti. O kadar ki, hatta mahut gömleğin üzerine giydirilişinden sonra, kendisine dini telkinde bulunan hocanın, Arapça kelimeleri telaffuzda düştüğü hataları düzeltti.
Kollarını arkadan bağlarken, başsavcıya son bir ricada bulundu. Ellerinin önden bağlanmasını istedi. Fakat bunun kanunen imkânsızlığı kendisine anlatıldı.
Beraberce sehpaya doğru yürüdük. Ne masaya, ne de masa üzerindeki sandalyeye çıkarken yardım istedi. Hatta heyecandan eli titreyen cellâda: 'Oğulum ne titreyip duruyorsun? ilmik senin değil, benim boynuma geçecek' dedi.
Sonra adetâ kendisini uçsuz bucaksız bir boşluğa atar gibi: 'Allah memleketi korusun, haydi Allahısmarladık!' dedikten sonra, ayaklarının altındaki sandalyeyi itmek işini de kimseye bırakmadı.
Boyu uzun olduğu için, ayakları masala basmıştı. Cellât masayı itti. Ona bu kadarcık da iş düşmüş bulunmasaydı, Zorlu sanki asılmış değil, intihar etmiş olacaktı.