oynamıyorum ben... mutluluk ve mutsuzluk pamuk ipliğine bağlı mı olmalı hep?
mahallede klarnet çalıyor biriniz. ötekiler sustursun gavuru... zeki müren çalmasın en azından. aklıma ölü kahramanları düşürmez hem böylece. sözlerini söylemem çalan şarkının ve bakışlarım burulmaz hem. vazgeçtim... klarnetini, kafasında parçalayın. son zamanlarda bunu yapmaya çok alışmış duruyorum. sürekli birşeyler için başka birşeylerden vazgeçiyorum. hani bir sözde diyordu ya "birisini seçmek, diğerlerinden vazgeçmektir." diye, öyle birşey bu da belli ki. "şiiiimdi uzaaaklaaardasın... gönül, hiicranla dooolduuu." özledim adam seni. şükür halime ki "ben küskünüm feleğe" çalmıyor adam. oysa ben zeki müren dinlemezdim bile... yüklediklerimi, iyi taşıyor ama itiraf etmeliyim. veya önceden yüklenmişleri iletmek konusunda iyi olduğunu söyleyebilirim. iyi bir tarafı var ama onu biliyorum.
bir vedanın birinci yılını dolduracak divanenin teki. dış hatlara gidebilir yakın bir gelecekte. korkma, yurt dışına çıkmayacak... öyle bir gerekliliği yok bu sefer. sadece yadedecek ayakta durabilirse o da. kimbilir çocukluğunun şarkılarını dinleyecek, oturup da gülecek haline. belki utanmasa ağlayacak bir hal alacak gözleri ama ağlamayacak, metin ol...
istediğinizi aldnız, bırakabilirsiniz beni.
içimdeki deliler, istediklerini alana dek insanın kafatası ile cinsel münasebette bulunan mahlukatlardır.