iki gün geçmişti. dış dünyayla hiçbir şekilde iletişime geçemediğim 2 koca gün. kışın da bu lânet sayfiye yerlerinde bir allahın kulu olmuyorki! iyiki teneke kutu da olsa yanımda bira ve bir karton sigara var. çal be meyhan.. ha, eaman yeaa, basayım ipod'umun play tuşuna. yann tiersen. ne güzel.
kışın, sayfiye yeri ve insan dedik de ya zaten benim burada ne işim var be!
bakalım ne işim varmış. uzuuun bir aradan sonra bayadır görüşemediğim bir arkadaşımdan telefon aldım. bana, bu haftasonu bir işim olmadığını öğrenince beraber bir yolculuğa çıkacağımızı söyledi. bu yolculuğa çıkacağımdan neden haberim olmadığını sordum ona. 'şimdi oldu ya işte' dedi. biraz da tatlı dil sokunca araya kabul ediverdim. tam telefonu kapatırken 'bi dakka' dedim. 'iyide, nereye gidiyoruz ?'
serkan benim çok eski bir arkadaşım aslında. hatta birbirimize yakın oturduğumuz bile söylenebilir. fakat sürekli görüşebileceğimiz bir hayat tarzı yok. mesela son aradığında bana 'abi evleniyorum, acil nikâh şahidi lâzım, atlayıp ankara'ya gelebilir misin ?' demişti.
şimdi de beni, nikâhtan son saniyede vazgeçtikten sonra, bir rock konserinde tanıştığı kız arkadaşına süpriz yapmak için çağırıyordu. kıçımı kaldırmayıp haftasonu dexter'ın bütün sezonunu bitirmek istediğim hâlde, 'ulan dexter'ı izlerim nasılsa, bi değişiklik olsun yeaa' diyerek kendisine karşı koyamadım.
yoldayız.
- hayırdır olm apar topar, ne iş ?
+ apar toparı yok be baboli. beni biliyosun, kıçımın üstünde pek duramam. yeni manita yaptım işte, haftasonu tekneyi alacaktım, manitayı da; takılmaca.. ama son anda yamuk yaptı peder. balığa çıkacakmış, kaç haftadır çıkmıyomuş, söz vermiş arkadaşına. tersolara geldik anlayacağın. bende..
- dur bi olm noldu hani en son evleniyodun ?
+ ha.. ya.. o iş olmadı yaa. neyse işte hatun da dün öğleden sonra işten izin alıp gitmişti yazlığa, hem biraz ortalığı toparlayayım, güzel bir hafta sonu geçirelim diyodu. ben son anda golü atınca trip yaptı bi ton, telafi ediyoruz şimdi.
- dur lan dur amına koyayım taktın vitesi gidiyosun. nikâh işi niye olmadı lan anlatsana adam gibi göt ? bana nikâh bu gece, atla ilk uçakla gel diyodun amına koyayım. hem nikâhı bu akşam olan adamın şahidi niye son dakkaya kalır ki ?
+ ya olm.. zaten benim birader olacaktı şahit, bizim nikâhın günü değişince adamın teslim olacağı güne denk geldi, izni bitti; döndü birliğine.. ankara'da kimi tanıyorum olm aklıma sen geldin.
- ya da kimseden olumlu yanıt alamayınca son çare..
+ olur mu olm yaa, neler diyo ibne herif, seni severim olm bilmiyosun sanki hiç. seni kimle tanıştırıcam şimdi gör bak, ilik gibi hatun. ha bro arkadan kapıver iki bira da yudumlanalım yavaştan.
- dur olm ne birası, lan hem senin manitaya süpriz yapmıyoz mu biz, ne 'seni kimle tanıştırcam' felan ?
+ olm ne malsın yaa. benim manitaya süpriz yapıcaz tamam da dün ben falso yapınca kankisini çağırdı bu, valla görmen lâzım kanka, yeni ayrıldı sevgilisinden. sen böyle fırsatları kaçırmazsın, biliyorum *
- ahah, dur bakalım olm nasip kısmet.
+ hahah ne o lan öyle kaderci tavırlar falan, hem olm noldu sana lan böyle, saçlar iyice beyazlamış amına koyayım. götü göbeği de salmışın.
- yaa, öyle onlar. ulan hem her gördüğünde saçların bembeyaz olmuş demekten de bıkmadın ha.
+ ehehe, olur öyle kanka, hadi sen çek şurdan iki bira..
- amına koyayım sikiceksin götümüzü, bi taneden fazla içemezsin ona göre.
+ sus be olm ne bi tanesi, 2 gün full içip sıçıp hiç uyumadan 12 saat yol gitmiş adamız biz.
- yuh abart amk. neyse ne demiştin lan şu kızın adı ?
+ benimki mi ?
- ulan bana ne seninkinden! öbürküsü. gerçi doğru seninkinin adı neydi lan söyle de bilelim.
+ benimkinin buket, kankisinin esma.
- esma ne lan, dinci felan mı ?
+ yok lan, gâyet elit bi kız. bize uygun hatta aşar bizi yani. kültürlü felan baya. bilmediğin konularda atıp tutma, sosyalizm komünizm felan :D
- ne atıp tutcam lan, bilmiyo muyum hem komünizmi ben ?
+ ne bileyim lan en son ekonomik sistem felan diyodun.
- e öyle değil mi mal adam ?
+ ne bileyim lan sikerim komünizmi, dikkatli ol yani.
- hallederiz.
hallederiz ? her şeyi halletmeye meyilli gönlüm bu sefer her şeyi halledemeyecekti. yazlığa vardığımızda yazlıkta kimse olmayacak, yazlığın içindekileri geçtim çevresinde içinde birileri olacak bir ev dahi olmayacaktı. 'burası ne amına koyayım' diyecektim serkan'a. sonra telefona sarıldığımızda telefon hiç çekmeyecek, serkan telefon etmek için giderken beni yazlıkta bırakacak, bense son saniyede arabanın arka koltuğundan bira ve sigaraları kapacaktım allahtan.
evet, sonra sızacaktım. uyandığımda 'there is no fucking serkan' derken bulacaktım kendimi. ve ardından 2 gün geçecekti. telefonuma baktığımda şarjda sadece 2 çubuk görecek, 'kendi kendini yemiş amına kodumun şarjı!' diye sövüşüzleyecektim. derken 2. günün sonunda bir araba sesi duyacak, 'nihayet serkan bey teşrif ettiler' diye söylenecektim. serkan bey suratı beş karış şekilde içeri girecek, 'nerdesin lan amına koduğum' diye sorduğumda 'olm, hatunu aramaya giderken araba bozuldu, dönemedim buraya biliyosun en yakın vasıta 5 kilometre aşağıdan geçiyo. buket'le görüştüm o arada, anca şu saat oldu işte' diye sinirlerimi zıplatacaktı. bense 'ulan itoğlu it buket'le görüştüm ne demek lan, şu saat oldu ne demek lan ? 2 gün oldu lan piç, buket'i görmek için izmir'e dönüyosun, ben buradayım ama sikine takmıyosun. nasıl bi ibnesin lan sen ? nasıl geldin hem şimdi ?' diye girişecektim. 'yeğen hadi ama evde hanım bekliyo' diye kapıdan içeri doğru seslenen dayının sesini duyunca anlayacaktım çarşı esnaftan bi tanıdıkla geldiğini. götümü kaldırırken aypodumu tekrar kulağıma takıcak ve kapıcaktım yine nevaleyi.
