portakalım:
susamışım biraz
içim de bir hayli ezik.
ve gönlüm feraha susamış aç
benliğim de hasrettir sana.
çok içilmiş gecelerin
uyanılan sabahı gibi
serine susamış ağzım dilim
işte o kadar açım vahşi tabiatına.
eski bir ahşap kilerin
tam ortasındandan yuvarlanan
bütün o sıkıcı renklere de tezat
koşturarak bana gelen
turuncudur alize kokun.
soyarken seni
derinlerin akça pak
ve dilimlerin birbirine
yapışık güzel birçok hayat.
gözlerim okşar önce seni
ellerim dokunur kabuk saçlarına
naz yapar vahşi benliğin
sonra bırakırsın bana kendini.
fıskiye acıların
gözlerimin beyazında belirir
kahve göz bebeklerimden
derinlerime iner tadın
ve yayılır senden
en sıcak en neşeli aramolar.
karınca karınca ilerler
bedenimde turuncu sıcaklığın.
önce uyuşur dizlerim
çikolata gibi erir benliğim.
sonra dökülürüm pul pul
öylece oracıkta sana. *