hani hep denir ya "polisiye-aksiyon filmleri çekemiyoruz" diye, doğruydu pek beceremiyorduk bu işi ama işte bu filme kadar, ha çokmu üstün bir film, hayır, öyle harika bir senaryo, müthiş bir kurgu değil lakin uğur yücel usta döktürmüş yine başkomiser rolünde, yönetmen olarak da gayet iyi, fransız bir ekipten yardım alınarak çekilmiş araba sahneleri türk sinemasının üzerinde. bu filmde daha da dikkatimi çekti ki uğur yücel karanlığı seviyor, yani planların karanlık ve puslu mekanda çekilmesine dikkat ediyor, bunu özellikle yapmaya çalıştığını düşünüyorum zira yine onun yönettiği yazı tura filminde de bu karanlık ortamı görebiliyorsunuz. sanırım david fincher etkisi denilebilir. film sıkmıyor sizi, hani böyle akıp gider nitelikte, mekanlar özenle seçilmiş, özellikle bir kaç sekans çok başarılıydı, bazı sahneler, kameranın çekim açısı, genellikle hareketli kamera kullanılmış, yakın çekimler özelikle yüz hatlarına, stabil plana rastlamak zor filmde ve türk filmlerimiz de alışık olmadığımız kadar iyi bir ses düzeni mevcut. bu kadar olumlu kelamdan sonra küçük bir eleştirim de yok değil, katilin kim olduğunu biraz kolay tahmin edilebilir aktarıyor film, hani nerdeyse ilk çeyrekte katili tahmin etmeniz olası, özellikle katilin yüksek bir yerden atladığı bir sahne var işte o anda arkasına dönerken omuz hareketlerinden anlaşılabiliniyor*, yani gizem iyi korunmamış gibi geldi bana, ipuçlarını hemen çözüveriyorsunuz.
bazı çekim planlarına bayıldım, sırf bunun için bile izlenilebilir düşüncesindeyim, ama bu filmi izlemek için sebepler bundan daha fazladır.
iyi yazılmış, gayet güzel oynanmış ve gayet güzel çekilmiş bir film..