jazz dediğimiz olgu sadece davul, bass, piyano, saksafon, klarinet ve trompetle icra edilen bir müzik türü değildir. çoğunlukla insanların jazz diyerek sevmedikleri bir çok şarkı aslında blues ya da siyahların kendine has müziğidir. jazz, dünyanın her yerindeki toplulukların modernizmden uzak, etnik köklerine bağlı ve yüzeysellikten arınmış olarak ortaya koyduğu müziği ifade eder. o sebeple kübalıların salsası da brezilyalıların sambası da anadolu'nun bozlağı da arap yarım adasının ya lellisi de jazz'dır.
jazz çoğu zaman tek başına karşımıza çıkmaz ve modernist müzik türleri ile füzyon oluşturur genelde. techno, oryantal, latin ve bir çok müzik türü jazz'ın içinde erir gider. doğal olarak blues ve soul da tabii ki.
işte bu jazz sevmediğini sanan insanlar aslında siyahların icra ettiği blues alaşımlı jazz müziği sevmiyordur.
bu kadar lafla kafanızı şişirdikten sonra sizleri belki de jazza ısındıracak bir isimle başbaşa bırakmak istiyorum
(bkz: lena chamamyan)