bu cümlenin içindeki can alıcı kelime kaderdir. çünkü hepimizin bildiği gibi, bütün madenciler gerçekten ölür. bütün bakkallar, sözlük yazarları ve kalemtraş fabrikasında çalışan işçiler de ölür. ölmek, canlıların vazgeçemediği bir alışkanlıktır, ve haber değeri yoktur. bu cümlede kullanılması uygun görülmüş "kader" kelimesinin işlevini anlamak için kullanıldığı şartlara bakmak gerekir.
bir kaynağa göre "Bu kardeşlerim bu mesleğin kaderini bilerek seçiyorlar (1)", bir başka kaynağa göre ise "Bu mesleğin kaderinde bu var. Mesleğe girerlerken de bu tür şeyler olabileceğini bilerek giriyorlar. Babası, amcası göçükte kalmış bir bakıyorsunuz o da madenci olmuş. Bu tür olayları gördük."(2), şeklinde sarfedilmiş sözler.
demek ki madencilik mesleğinin yazgısının bu olduğu, madencilikten emekliliğin mümkün olmadığı ileri sürülüyor. can alıcı (ya da öldürücü) "kader" kelimesinin verilmek istenen anlama katkısı ise, grizu patlamasının ve sonrasında işçilerin kurtarılamamasının en az canlıların ölümü kadar doğal olduğu, işçilerin çalışma şartlarında yakın bir gelecekte bu tür olayları önlemek için bir değişiklik yapmanın faydası olmadığına dairdir. ayrıca mesleğin kaderinin bu olduğunu bile bile yerin 2000 metre altında çalışmayı seçen vatandaşlar, zonguldak yöresinin kaderinin de madencilik olduğunu bilerek o yörede doğmaktadırlar. zonguldak'ta değişik iş imkanları yaratmak da ilahi olarak imkansızdır.
devletin bu ilahi durumla ilgili hiçbir sorumluluğu ve elinden gelen yoktur. o yüzden kurtarma çalışmalarını ziyarete gelen bakan ve başbakan protesto edilmemeli, "En azından buraya gelmişler, görevlerini yapmışlar diye düşünülmeli"(1).
muhafazakar bir politikacının bu cümleleri sarfetmesi şaşırtıcı değildir. "muhafaza etmek", mevcut şartların korunması demektir. korunmaya çalışılan şartların doğal ve ilahi ilan edilmesi ise söylemin anahtar kelimeleri sayesinde olur. nasıl ki "eşcinsellik hastalıktır" söyleminin anahtar kelimeleri "geleneksel aile yapısı" ise, bu durumun anahtar kelimesi de "kader"dir.
kesin olan bir şey varsa o da hiçbir söylemin ilahi, ona inanmanın da kader olmadığıdır.