tempo dergisiyle yaptığı röportajda kendisine sorulan bazı sorulara aşağıdaki cevapları vermiş kimse;
soru: ab süreci hakkında;
cevap: sonuna kadar devam etmeli. (pardon ama bunlar komünist değil mi? bunların çocukları her fırsatta meydanlara çıkıp ab'ye, abd'ye hayır diye çığırmıyor mu? hiç ab'yi destekleyen komünist olur mu?)
soru: imf ile ilişkiler;
cevap: devam etmeli. (nasıl olur? bir marksist parti, batı kapitalizminin ulusları sömüren, kendisine bağlayan, egemenliğini gasp eden bir öğesini nasıl benimser? -söz konusu türkiye ise benimser-)
soru: ösym;
cevap: düzenlenmeli. (ben şöyle bir düzenleme düşündüm, acaba aysel hanım ne der? mesela kürtlerin nüfus kütüklerine kürt diye yazalım, üniversite çağına gelen bir kürdü, hiç sınav stresine sokmadan direkt üniversiteye yerleştirelim, mesela yurt genelindeki üniversitelerin kontenjanlarının %60 ını kürtlere ayıralım, ne de olsa onlar cahil bırakılmak suretiyle sömürülen halklar. - ne dediniz? abdullah öcalan mülkiyede mi okumuş, osman baydemir, aysel tuğluk avukat mıymış? faşisssst. sen faşist yapıyorsun-)
soru: türban;
cevap: özel alanda da kamusal alanda da serbest olmalı. (burda da aysel hanımın demokrasi dağıtıcılığı yönünü görüyoruz, bravo ya bu kadar aydın kişi olmak zor iş. sakın ha şöyle düşünmeyin '' ulan işe bak ya vatan millet düşmanları türk devletinin başındaki sorunlar karşısında nasıl bir ittifak oluşturuyorlar, amaç türkiye ye zarar vermekse en kızıl komünistle en yeşil şeriatçı aynı şeyi savunabiliyor'' işte aynen böyle düşünmeyin, yoksa en koyu faşistlerden olup insan hakları düşmanı falan ilan edilirsiniz mazaallah, ne bu dünyada ne ahirette yatacak yeriniz olmaz)