özlem tanımlanmıyor sevgiliye ait olunca, daha doğrusu yüreği yakan sızı bırakmıyor ki üç beş cümle yazasın. ben sevgilimi özlediğimde kederleniyorum en çok, herkes gibi. niye ama, aşk niye gizliden gizliye deler insanın içini? kim demiş "mutlu aşkta yazılacak bir şey bulunmaz" diye ve maalesef neden her seferinde haklılar?
ben en çok üzgünken yazıyorum, kelimelerimi gözyaşlarımla ıslatıyorum önce, sevdamın bahçelerinde kurutuyorum daha sonra. acı ve aşkla harmanlanmış bir şey çıkıyor ortaya ve can yakıyor. neden?
koku nasıl bir şeydir ki hiç olmadık yerde hiç olmadık zamanda duyulur? biliyor musunuz bilekliğine sinmiş kokusu sevdiceğimin, onun kokusu benim ömrüm olmuş ben yeni anladım.
onun gözlerini göğe değil de göğü onun gözlerine benzetiyorum mesela. kıskanılır onun gözlerinin mavisi.. neden?
sonra bu karnımda yer etmiş sancılar da neyin nesi? derdi ki :" bir musluk var karnımda ve ondan acı akıyor ama seviyorum bu acıyı, geçmesin hiç bu ağrı razıyım. " aynı ağrı mı bendeki de?
aşığım, özlüyorum ama yalnızım da. alıp götürdüler onu benden. nasıl?
kim koyuyor bu kuralları, söyleyin dayanacağım kapısına. söksem kalbimi versem eline, anlar mı beni? anlamaz. neden?
nedenlerime cevap bulamıyorum, yalnızlığım da yalnız. neden, neden hep?