islam çupi'nin bile hakkındaki gerçeği gördüğü takımdır. ben üzülüyorum sizin bu halinize.
(bkz: http://www.milliyet.com.t...00/11/21/spor/afbcup.html)
--
Benim çocukluğumda istanbulun, insanı Fenerbahçeli yapmak için bir sürü gerekçesi ve cazibesi vardı. istanbul 1940 yıllarında 600 bin nüfuslu göğü ve denizi masmavi, futbol oynanacak arsası pek çok, havası tertemiz, ulaşımın tamamı tramvay ve vapurlarla yapılan, insanları medeni, kutu gibi bir şehirdi.
Fenerbahçe benim çocukluğumda futbolda tekniği öncelikli mahalle bızdıklarının gözdesi idi. Cihat Arman, Esat Kaner, Fikret Kırcan, Naci Bastoncu süper teknikleri ile gece rüyalarımızı bile süsler, atletizmde Balkan Şampiyonu olan Melih Kotanca futbolda ilk saydıklarım kadar flaş olmasa bile top oynadığı ve leblebi gibi goller attığı için bizlerce Fenerbahçenin ikinci kahramanı olarak yorumlanırdı.
Fenerbahçe o zamanlar şampiyonluk rekorunu en fazla elinde bulundurduğu için sevilirdi. Fenerbahçe milli takıma en çok futbolcu verdiği, milli takımda en çok gol atan futbolcular Fenerbahçeli olduğu için sevilirdi. Topkapıda oturmama rağmen denizi, Kadıköyü ve Fenerbahçe stadı ile kulübünün bağlık bahçelik köşklü bir yerde olmasını ben kendimce çok aristokrat ve ayrıcalıklı bulduğum için ayrı bir sevgi sebebi diye o semtler bozuluncaya kadar aklımda ve gönlümde tutmuşumdur. Fenerbahçenin bir de işgal yıllarında istanbul halkına futbolla verdiği bir mutluluk vardı. Bütün müstevli takımlarını sahada yenmiş ve bu moral bakımından kırık halkın dinamiği olmuştur.
Delikanlılığımızın en görkemli günlerinde Fenerbahçe idmanlarına Cihat Arman, Selahattin Torkal, Halil Özyazıcı, Erol Keskin ve Mehmet Ali Has ile aynı vapurda gitmenin heyecanı şu gün bile yüreğimin en zengin vuruşudur. Kadıköy vapur iskelesinden indikten sonra o tüm zamanların en büyük futbolcusu Lefterin adadan gelişini beklemek ve onunla birlikte Kadıköy toprağında birkaç adım atma hangi futbol hazzı ile değişilebilirdi. O Can Bartu ile Birol Pekelin çocuk halleriyle Bahariyedeki arsa top şeytanlıklarını seyretmek, hangi stad filmi ile değiştirilebilirdi?
Şu ihtiyar yaşımda şimdi düşünüyorum. 1990 yılından sonra istanbul mahallelerinde çocuklar niye Fenerbahçeyi tutsunlar, niye Fenerbahçeli olsunlar diye... Fenerbahçenin ne Türkiyede saha tarihi olan, o yerden ayağa paslı dantel örer gibi oyun şekli kalmış, ne de en teknik adamların o çatı altında toplanacak niyetleri. Fenerbahçe artık ne milli takıma en fazla oyuncu veren takımdır, ne o takıma gol kralını veren ekiptir. Türkiyedeki bütün şampiyonluk rekorları Fenerbahçenin elinden uçmuştur. Ne kalmıştır isminden başka bu vatanda...