beni gülmekten darmadağın eden deodorantın markasıdır.
şöyle ki:
bir gün izmir eşrefpaşa dere sokak'ta yaşlıca bir amcanın çalıştırdığı minicik bir parfümeriye girip gülümseyerek:
- sekiz çarpı dört?
dedim.
amca da bana anlamaz gözlerle bakıp:
- otuz iki.
dedi.
önce pufkurdum*, sonra kahkahayı patlatıp dükkandan kaçtım.
adamcağız muhtemelen beni deli zannedip arkamdan çıktı, ellerini arkasında kavuşturup ciddi bir ifadeyle benim gülmemi seyretti.
o öyle bakınca iyice gülme krizine girdim ve tüm sokağa seyirlik olmamak için kendimi yandaki biraz daha büyük parfümeriye attım.
tezgahtar kız ilgiyle kalktı ama karşısında köpüre köpüre gülen beni görünce gülümsemesi, kuşkulu ifadesinin ardında kayboldu, hadi bu kez de ona gülmeye başladım.
kahkahaların, hırıltıların ve bol miktarda tükürüğün arasından kıza,
- sekiz çarpı dört
diyorum, ama gerisini anlatamıyorum ki...
belki anlatsam o da gülecek, en azından kibarlık olsun diye gülüyormuş gibi yapacak ama ne mümkün anlatmak?!
kızın suratını da görünce ben tam koptum, bir şey değil altıma işeyeceğim tam olacak. "valla patron bu deli geldi, güldü güldü sonra da dükkana işedi" diyen tezgahtarı hayal edip iyice gülüyorum!
bereket kızcağız basiret sahibiymiş, bana bir su verdi, ardından bir de kolonya tuttu; bir de sigara yaktım, yatıştım.
anlattım, tam tahmin ettiğim gibi kibarca güldü, ardından bana sakin sakin 8X4 sattı.
dinlendim biraz, sonra gittim, bir daha da asla 8X4 almadım.