238.
02.05.2010 pazar sabah saat : 9.18
Telefon çalıyor, annen ağlayarak sana yıldırım gibi hastaneye gel diyo .
Kendini biranda cenazede buluyosun . Etrafında sana acıyarak bakan onlarca insan ve
kendinden geçmiş bi şekilde ağlayan annen. Yüreğin parçalanıyor . Birden o sana acıyan
gözlerle bakan insanların arasında onun cansız bedenini görüyosun .
Çevrendeki insanlar salakça tesellilere başlıyo . Gözlerinden yaş gelmemesi için
kasıyosun kendini böyle !
Baban şöyle iyiydi böyle güzeldi demeye başlıyolar . NE yani babam öldü diye o huyları
gitti mi sanki ??!
Kimse gözünden bir damla yaş akarken görmüyo seni . Sonuçta evin tek erkeğisin artık
güçlü olmak zorunda, bide sen ağlayarak dahada hüzünlendiremessin anneni .
Günler geçiyo.. eve gelen akraba-ziyaretçi sayısı giderek azalmaya başlıyo .
Bi gece yarısı annen uyurken çıkıyosun evden .
Yıllarca yanından geçerken dahi bildiğin tüm duaları okuduguğun mezarlığa korkunun
zerresini hissetmeden, evine gidermişçesine gidiyosun , onun yanına gidiyosun .
Yanına gelip başına geçtiğinde dayanamıyor artık gözlerin . Çekinmeden kimse seni o
halde görüpt4e sana acıyarak-üzülerek- bakma korkusunu yaşamadan gecenin koyu
karanlığında başlıyosun kahkaha atarcasına ağlamaya .
Sonra.. diyosun içinden ;
ben bir tek senin yanında ağladım baba ,çünkü senden hiç utanmıyorum !
Bugün tam 8. gün baba yokluğunun 8. günü . Yokluğunun acısı içimde körüklenerek büyüyo engel olamıyorum . 19 yıllık hayatım boyunca bi kez bile seni seviyorum demedim .
çok üzgünüm . oysa seni çok seviyorum çok . nolur bunu duy olur mu ?