aslında hep doğu anadolu, güneydoğu anadolu çok geri kaldı diye hayıflanıyoruz ya bence biraz da iç anadolu'nun ücra şehirlerine göz atmamız gerek. bir memleket hiç mi gelişmemiş olur? sosyalliği çağın yüz yıl gerisinde kalmış, sosyalliğin anlamını asosyalliğie bıraktığı bir memleket olabilir mi?
üç gün belki bir şehiri tanımak için yeterli bir süre olmaya bilir fakat küçük bir kasaba hakkında fikir sahibi olmak için yeterli bir süre. yozgat türkiye'nin küçük kasabalarından biri. kendi yağında kavruluyor ya da kavrulmaya çalışıyor. dünyaya ayak uydurmaya çalışıyor ve ayakta durmaya çalışıyor. diğer anadolu kasabalarından farkı sosyo-kültürel olarak sıfır yardım alması. üniversite'nin hep bir şehri çok değiştirdiği söylenir fakat bu tez, üniversite bünyesindeki öğrencilerinde yozgat'daki yerel halk kadar kültüre sahip oldukları için çökmüş. sosyal hayat yok demek belki biraz ukalaca görülebilir fakat şehirde herhangi bir sosyal olay yok. serin biryerde oturup arkadaşınızla tavla oynarken çay içebileceğiniz bir yerin olmamasından bahsediyorum.
neyse, fazla ekşimiyim... türkiye'min milyon nüfuslu metropol şehirlerinin haricinde kalan diğer anadolu şehirleri gibi yozgat'da üvey evlat muamelesi gören, çırpınan, yokluktan var etmeye çalışan, yorgun, bitkin ve sessiz bir şehir. yakın tarihinde neler yaşandığını, insanların bu şehir hakkında neler düşündüğünü bilmiyorum ama günümüzde bu haliyle pek sevilmediği kesin.