dak ilk pompalarda kendisine hırıltılı bir "fıshh" sesiyle cevap veren damacanaya iyice abanmış, bardak yarılandığı halde pompalamaya devam ediyordu içeri girdiğimde. pompadan elini çektiğinde ise bardak hemen hemen dolmuştu. fakat damacananın durmaya hiç niyeti yoktu.
dak: abi durmayacak bu. ne yapıcaz?
bto: dur hemen başka bardak var şurda.
bardağı almak için bir hamle yaptım. tam bardağı damacananın altına yetiştirmek için atılacaktım ki dak'ı damacanayı kaldırmış pencereden atacak halde buldum. ve attı da.
bto: naptın oğlum?
dak: bir karar vermem gerekiyordu. hayatımın geri kalanını yemekle ekmek gibi, kolayla çekirdek gibi, sigarayla çay gibi aynı anda bitmesi gereken ikilileri asla aynı anda bitiremeyen bir insan olarak devam edemezdim.
bto: ne alaka salak? gitti yepisyeni damacana. hiç içememiştim.
dak: anlamıyorsun. hiç anlamıyorsun. beni yanlız bırak.
bto: bırak bu tripleri de su ısmarla.
dak: 5 lt. alsak. frida su 85 kr.