bir annenin çaresiz olduğu anlar

entry1 galeri
    ?.
  1. gözlerimin gördüğü çaresizlik, az ötemde oturan bir anneye sahipti, kucağında oğlu, yanında eşi ile bir yerlere gidiyorlardı. dolmuş tıklım tıklım insanlarla dolmaya başlamıştı. bir kaç durak sonra iki yolcu aldı dolmuş şöförü bunlar da anne ile oğuldu, belli onun canı olduğu sarılışından, konuşmasından... o çaresiz bakışlara sahip annenin karşısında oturanlar yer vermişti anne ile oğluna, biraz zaman geçtikten sonra onların konuşmalarına kulak misafiri olmuştum, annesinin kucağına oturmuş o küçük bünye, büyük bir adam edasında konuşmalar sergiliyordu. belliydi ailesi tarafından çocuğun gelişmesi için bilgi dolu şeyler enjekte edildiği, biraz daha yaklaştım onların yanından kalkan birinin yerine oturdum biraz sohbetlerine katılınca o annenin öğretmen olduğunu öğrendim, bu çok güzeldi çocuklarınin gelişimi, ve geleceği için sağlam temeller atılıyordu.
    karşımda oturan annenin ise gözlerinin hafif nemli olduğunu farkettim, öğretmen bayanın oğlunu süzüyor derin derin nefes alıyordu farkedilmek istemeden, anlam yüklü o iç çekişleri ve bakışların da oğluna, o annenin sağladığı gibi imkanları sağlamak istediği fakat yapacak gücünün olmamasıyla bir çaresizlik gizliydi. elleri nasır tutmuş bu annenin, başında eşarbı, altında yerlere kadar uzanan eteği, en ufak çizgiyle oynanmamış yüzüne el değmemiş doğallık vardı, ayağında kolay kolay kimsenin giyemeyeceği eskimiş terlikleri vardı anadolu insanıydı belli, eşide onun gibiydi, bir yandan oğlunun üzerini düzeltmeye çalışıyor, bir yandan o ufak bilge adama bakıyordu...
    onun kucağında ki oğlunu sevmeye çalıştım, hatta konuşmaya ama konuşmuyor, yanına yaklaştırmıyor insanlardan uzaklaşmış bir çocuktu, bu halleri beni etkilemişti gözleri ışıl ışıldu bu küçük beyfendinin, zeki olduğunu anlamamak mümkün değildi. utandı, sıkıldı, benim onunla ısrarla konuşmaya çalışmamdan, bir ayağı diğer ayağını örtmeye çalışıyordu ne yapmak istediğini anlamıştım, sandaletinin içine giydiği çorabı yırtılmış ve bunu örtmeye çalışıyordu sanki ayıpmış gibi...
    annesi, oğlu ile ilgilenmemden hoşnut kalmıştı bir an gözlerinin parladığını gördüm, yoksa buna henüz nem olan biraz sonra dolacak gözyaşımı sebepti?
    yüzüme baktı ve " oğlum içe kapanık, ona eğitim sağlamamız gerekli, arkadaşları olmalı kendi yaşında, biz okula göndericez zaten en kısa zaman da oğlum düzelecek "
    bu söylediği cümlelerde anlamıştım gerçekten çaresiz oluşunu, hangi anne iyi bir gelecek sunmak istemez ki evladına, oğluna iyi eğitim sağlamak, onu yetiştirmek istiyor fakat şartları buna uygun olmuyordu eminim. okul kayıtları çoktan geçmiş olup, onu yaşındakiler ilkokul ikinci sınıfa geçmişlerdi.
    topluma iki ayrı insan girecekti biri daha ufakken zemini sağlam atılan küçük bilge adam, diğeri içe kapanık yetişmekte ve ailesi tarafından istenilipte okula gönderilemeyen küçük beyfendi...
    geleceğim yere ulaşmıştım, inmek zorunda olduğum için iyi günler dileyerek dolmuştan indim...

    ister istemez adalet mi diye soruyor insan, bir yardım eli küçük meleğe uzatılsa kim bilir nasıl olacaktı, belkide bir dahi kim bilebilir ki...
    0 ...