adalet, iyilik, kötülük, hak, hukuk; bütün bunlar insan evladının yarattığı kavramlar. ve ölçüleri de insan tarafından konulmuştur. ama bu ölçülerin ne kadar saçma olduğunu gelin beraber görelim:
mesela çok aç bir adam düşünün. gecenin soğuğunda, dışarda yatmak zorunda olan, açlıktan dolayı daha da çok üşüyen bi adam. bu adam açık bir pencere görür, o anda içeri dalar, ne var ne yok götürür, bunları satar ve yiyecek, giyecek ihtiyacını karşılayıp o gece rahat uyur.
malları çalınan adama göre bu, adaletsiz bir durumdur. ama çalana göre ise bundan daha adaletli bir şey yoktur. burada kime inanmalıyız?
çita, uzaktan antilopu görür, üstüne koşmaya başlar ve yakalar en sonunda. daha sonra onu afiyetle yer, daha sonra yavrularını emzirir o enerjiyle. antilopun yavruları annesiz kalmıştır, bundan daha büyük adaletsizlik olur mu? peki ya çita hiç antilop yakalamasaydı da antiloplar mutlu mesut yaşasaydı; bu sefer çita ölecekti ve çitanın yavruları annesiz kalacaktı. e bu durum da bi adaletsizlik doğurmakta?
ki kişisel serveti milyar dolarları aşan bi insan, afrikanın yarısını doyurabilecekken bir öğle yemeğine 70000 dolar ödeyebiliyorsa, burda suç tanırının mıdır, yoksa tanrının parayı dağıtması için verdiği kulunun mu?
lütfen dar görüşlerle düşünmeyiniz. geniş bakarsanız olayı daha rahat kavrarsınız.