http://haber.gazetevatan....mp;Categoryid=4&wid=5zülfü livaneli nin yazısı.
Yalnız Türkiye nin değil, bütün dünyanın ahlaki bir çöküş içinde bulunduğunu söylediğimde kimsenin hak vermemesine alışmış birisi olarak susuyordum.
Çünkü son yıllarda cebi biraz para görmüş eski solcular, böyle görüşleri dinozorluk olarak niteliyorlardı.
Baksanıza hayat ne güzeldi: Lüks lokantalar, büyük alışveriş merkezleri, Türkbükü tatilleri, Batıyı kıskandıracak eğlence merkezleri.
Bu değirmenin suyu nereden geliyor diye sormak eski kafalılık haline gelmişti.
Hele gelir dağılımı adaletsizliğinden, yarı aç yarı tok yaşayan geniş halk kitlelerinden söz etmek iyice gericilikti, çağı anlamamaktı.
Önemli olan işsizlik, açlık değil hangi şarabın iyi olduğu, hangi lokantanın neyi iyi pişirdiğiydi.
Bizim gibilere kötümser dinozor gözüyle bakıyorlardı.
Nasıl olsa gazeteler de halk için değil, elitler için çıkıyordu.
Son günlerde iki dostun haber vermesi sayesinde okuduğum iki makale, büyük ahlaki çürüme konusunda yanılmadığımı göstermesi bakımından sevindirici oldu.
Birincisi Edgar Morin in Le Monde ta yayınlanan yazısı.
Fransız düşünür, büyük bir çürüme yaşadığımızı ama bunun bir metamorfoza uğraması olasılığını dile getirmiş.
Eric Hobsbawm ise yeni bir dünya savaşı için bütün koşulların oluştuğu fikrinde.
Bunlar çok ciddi beyinler.
Batı da alarm zilleri çoktan çalmaya başladı ama buralardan hâlâ duyulmuyor.
Kapitalizmin nimetleri sayılıp dökülüyor.
Oysa Harvard Business School un yani kapitalizmin Mekkesi olan okulun yönetim kurulunda bulunan bir arkadaşım, son toplantıyı anlattı.
Orada bulunan herkes vahşi kapitalizmin bittiğini, artık geriye dönüşün mümkün olmadığını belirtmiş, yeni bir düzenin gelmekte olduğunda fikir birliğine varılmış.
Böyle fikirler az gelişmiş ülke aydınına geç ulaşır ama bir gün mutlaka ulaşır.