burjuva'nin uc anlami vardir; birincisi kentsoylu anlamina gelen, kokeni ve ugrasisi uretim araclarinin sahipligi ve sermaye sahipligine dayanan ve ancak oturmus bir kapitalist sistemde varligindan bahsedilebilecek toplumsal bir siniftir.
ikinci anlami ise isci sinifina, isci hareketine dusman olan anlamina gelir. eger kapitalist sistem oturmus ise, bu zaten burjuvanin ve ona bagli askeri ve burokrat kadrolarin ve hatta burjuva olmadigi halde "patron" diyebilecegimiz toprak agasi gibi kesimlerin de kendi pozisyonlarini ve cikarini korumak icin takinmalari gereken sinifsal stratejik tavirdir.
ve ucuncu anlami ise komunist ve sosyalist kokenli veya sifatli sol harekete ters giden herkes icin kullanilan bir hakaret etme bicimidir. genelde henuz kapitalist uretim ve sosyal iliskilerin oturmadigi toplumlarda bu anlami daha agirlikli olarak kullanilir. cunku ilk iki anlamin karsiligi olan duzen henuz kurulmamistir.
ataturk'e burjuva demek icin, o gunun turkiye sartlari dusunuldugunde ancak bu son hakaret anlami kurgulanmis olmasi gerekir. baska turlusu, yani ilk iki anlamina dayanarak soylemek icin ya mustafa kemal'in geldigi toplumsal yapiyi, ya meslegini, ya da icinde bulundugu sartlari bilmemek gerekir. turkiye'de o vakitler burjuvanin bir sinif olarak aktif oldugunu zannetmek gerekir. bu yanlistir.