mahallenin ağır, ak partili abisiydi. gençlik kollarında çalışıyordu ama bu kola tezat pek de öyle genç görünmüyordu. torpilli miydi? kimbilir belki... evinin duvarları nur yüzlü başbabakan'ın posterleriyle doluydu. partili arkadaşlarının ona hac dönüşü hediye ettikleri zemzem takımları ve uzun saçaklı halı şeklindeki seccadelerden geçilmiyordu. bekar evinin boşluğundan olsa gerek, bunları kullanımlı hale getirdi. saçaklarını kesip bunlardan 5'ni takım yapıp evin salonunda halı niyetine kullanıyordu.
bir cumartesi akşamı, eve, iştişarede bulunmak için kadın kolları başkanı geldi. bir hayli güzel bir hatundu bu hanımceğiz. modern görünümlü, toplumun nabzını ölçebilen, şerbetcigillerden, muhafazakar düşüncelere sahip tam bir halk kadınıydı. yaşı da hani daha taş çatlasın 35 idi...
seçim anketlerini konuşurlarken zemzem içtiler karşılıklı. yoksa bu zemzem dura dura fermante mi olmuştu şekerle karışıp? kafaları güzel oldu. sonra yalnızlık ve aşka geldi laf dönüp dolaşıp. yeşil, halılaştırılmış seccadenin üstünde birbirlerine dolanıverdiler. ufak bir parti aşkı sembolü yetmişti kıvılcıma. duvarda başbakanın'ın afişlerdeki sırıtan ifadesiyle tam da hicbiseyebosunaiclenmeyenadam ile karşı karşıyaydı artık. orgazmları da ulusa seksleniş gibi oldu.