laiklik, din ve devlet işlerini birbirinden ayırmaktır, inançla bir ilgisi yoktur.
müslümanlıkla da bir ilgisi yoktur.
örneğin ortaçağ avrupa'sındaki hristiyanlık kurallarının aşırı abartılmasıyla kurulan engizisyon mahkemelerini ele alalım.
laiklik, suçlu olduğu iddia edilen kişinin devlet yasalarına göre yargılanmasını öngörür, dolayısıyla engizisyoncular insanları kazığa bağlayıp din adına yaktıkları için laikliğe karşı çıkarlar.
laiklik; yasama, yürütme ve yargının, yani 3 temel devlet gücünün dini kurallardan bağımsız işlemesi gerektiğini söyler.
laliklik karşıtı dinciler*, laik devletin mahkemelerine koşturup dava açarlar, laik devletin üniversitelerinde okuma hakkı ararlar, laik devletin vergi sistemini ya iktisadi yasalarını zevkle kabul ederler, ama nedense laikliğe ateistlik gözüyle bakıp velvele koparmayı da severler. herhangi bir dinin yasalarıyla yönetilirlerse, kazanılmış medeni haklarını kaybedeceklerini düşünmezler.
laik sistem, herhangi bir dinin mensubuna da, inanmayana da, veya örneğin taşa tapana da yasal olarak aynı mesafede durur; bu da yasalar önünde torpilli olmak isteyenlerin işine gelmez.