Ricky Gervais,Jennifer Garner gibi oyuncuların başrolde yer aldıkları güzel bir komedi filmi. türü komedi ama güldürürken düşündürüyor.
--spoiler--
film öyle bir dünyada geçiyor ki kimse yalan söylemiyor. hatta düşündüklerini hemen ağızlarından çıkartıyorlar. yani susmak da bir nevi yalan. ama burada yalan söyleyelim diye söylememezlik etmiyorlar. yalan diye bir şeyin varlığından da haberleri yok. yalan söyleme yetileri bile yok. ama günün birinde bir loser olarak nitelendirilen mark yalan söylüyor. bunun ne olduğunu anlamıyor ilkin ama çok faydalı bir şey olduğundan yalan söylemeye devam ediyor. böylece kaybettiği işini, itibarını falan geri alıyor. ama iş kendisinin (istemeyerek de olsa) peygamberliğini ilan etmesine kadar gidiyor.
film'De yalansız bir toplumun nasıl olcağını aşşağı yukarı görüyoruz. aslında film'De bir çok mantık hatası mevcut. mesela film'Deki çocukların da yalan söylememesi. bildiğimiz üzere çocuklar toplum kurallarından soyutturlar. kendi dünyalarında yaşarlar ve zor durumlarda yalan söyleyebilirler. bunun beni rahatsız ettiğini söyleyemeceğim ama beni film'De çokça rahatsız eden nokta filmin yüzeysel ve klişe olan sonuydu. filmleri klişe diye eleştirmeyi sevmem ama özellikle kilise (a quite place to think about the man in the sky) sahnesi aşırı klişe olmasından mütevvellit bana "ööğğğhhhttt" dedirtti.
film'De toplumda hiç yalan söylenmemesinin ve mark'ın yalan söylemesinin yarattığı gülünç durumların olduğu sahneler çok komikti. benim en çok güldüğüm sahne mark'ın eski hırsız olan babasının soygun girişiminde bulunduğu sahneydi. mark'ın yoldan geçen sarışın ablaya "sevişmezsek dünyanın sonu gelecek" demesi ve ablamızın "burda mı yapalım yoksa bir otel (otelin ismi de ayrı olay - yabancılarla seks yapabileceğiniz ucuz yer) mi bulalım?" dediği sahne de bayağı güldürdü.
film'de kapitalizme, sosyal normlara, allah inancına ve dinlere (özellikle de hristiyanlığa) göndermeler mevcuttu. hatta polislere bile laf soktu. bunları the man from earth'deki gibi çok sert yapmıyor (mark'ın insanlara pizza kutuları üzerine yapıştırılan sözde vahiylerle halka hitap ettiği konuşmalarda geçenler ve isa benzetmesi hariç) belki ama düşündürüyor. aynı zamanda pizza, coca cola ve pepsi gibi dünyaca ünlü markalara yapılan göndermeler (pepsi - if you don't have coca cola) de vardı. reklamların, filmlerin vb falan tek tip çekilmesi de ayrıca düşündürücüydü. yalan yoksa senaryo da görsel efekt de oyuncular da olmayacak sonuçta! çok düşündürücü!!
--spoiler--
yalan söyleme, tomlumsal adetler, dini inançlar ile ilgili güzel bir film. beklentinizi çok üst seviyede tutmazsanız beğeneceğiniz bir film olacaktır.