kızı batılı giyeceği giyen, üstüne üstlük o tahrik edici unsurları ön plana çıkartan kumaşı giyen,(kusura bakmayın dilim varmıyor kıyafet demeye)bir de sanki masummuş gibi denize girebilen kızın, babasının içler acısı, yürek burkan, en katı gönülleri bile yumuşatabilecek, ağlatabilecek olan dramıdır.
yani düşünün bir kızınız var. ufakken onun nasıl biri olduğunu hayal ediyor, nasıl muhteşem kişiliğe sahip olacağını hayal ederek, onun hayatını düzeltmeye çalışıyorsunuz. fakat o da ne? kızınız birgün büyüyor, serpiliyor ve bikini giyiyor. bir baba için ne kadar sarsıcı, ne kadar acı verici, ne kadar yürek burkan bir durum değil mi?
tüm umutları yıkılan, elinden artık pek birşey gelmeyen, kendimi hangi taşlara vursam diye ağlayan bir baba kalıyor ortada. tabi ki kız buna acır mı, acımaz elbette. lay lay lom peşinde kız. zevkleri uğruna tüm dinimizi alt üst edebiliyor, ahlaki değerlerimize sahip çıkmıyor. inanın geçenlerde başıma böyle bir olay geldi. arkadaşlar anlatırken bile çok üzülüyorum. açıkçası bu olay beni bile derinden yaraladı.
geçenlerde ismini vermek istemediğim bir sahil şehrine gitmiştim. gitmişken bir arkadaşımla da görüşeyim, bizim çocukların oy durumları nasıl diye sorayım dedim. hülasa, arkadaşımla buluşmaya giderken sahilden geçiyordum. plajda şeytan vardı sanki. insanlar anadan üryan sahil kenarında top oynuyor, deniz kenarında tövbeler tövbesi bikinili kızlar koşuyordu. toplumun ahlaki seviyesini düşünen birkaç iyi adam ise; kızlar koşmayın, su sıçratmayın insanlara, yazıklar olsun size. yüzünüze tükürsem yarabbi şükür dersiniz diyorlardı.
plajın üst tarafında bankta kuran okuyan kız ise, kızlara bakıp; vah vah canım ülkem, ne hallere düştük ey ümmeti alem. kıyamet geliyor, allahım sen bizi bu şeytanların şerrinden koru yarabbi diyordu. donup kalmıştım. açıkçası çok da korkmuştum arkadaşlar. artık bunlar için iş işten geçmiş diyerek yoluma devam ettim. kuran kursundan çıkan dini bütün çocuklara şeker dağıtarak, afferin size keratalar deyip popoların şaplak attım.
az ileri doğru ilerlediğimde bir ses duydum. hıçkırıklara boğulmuş bir amcaydı o. inanır mısınız bir anda kalbimde nur oluştu. etrafı bir an için yemyeşil görmeye başladım. amca ağladıkça ayaklarım yerden kesiliyor, gökyüzüne yaklaşıyordum. amcanın yanına yaklaşarak, ne oldu sayın amcacığım, bu kızları görünce mi içerlediniz, dinimiz elden gidiyor, çok doğru ağlamanız. fakat ne yazık ki ağlamakla elden birşey gelmiyor. ben kezzap atarım bakın yakında bunlara dedim. bazı kızlar bana doğru koşarak deniz kabuğu fırlatıyorlar ve defol burdan pis yobaz, piç kurusu ne işin var burda, kocalarımız götünden siker seni bak diyorlardı. umursamadım ve amcayla konuşmaya devam ettim. amca;
kızım bikini giyiyor, ben onu hiç böyle hayal etmemiştim. ben onu yeşiller içerisinde namaz kılarken, ben onu oruçlu bir şekilde iftara hazırlanırken, ben onu dini bütün biri olarak hayal etmiştim diyerek tekrar hıçkırıklara boğuldu. amcayı tek kelime dahi teselli edemedim. üzülme amcacığım geçecek hepsi, ge-çe-cek. afedersin ama kızının içinde de varmış birşeyler, yoksa böyle kıpırdanma olmazdı dedim. doğru diyorsun demekten başka birşey gelmez elimden dedi.
o amcanın o hali içimi burkmuş, kalbimdeki allah aşkını söndürmeye çalışmıştı. fakat her daim allah yolundakiler kazanacak, ahlaklı bir insan olmanın erdemini hepsi birgün yaşayacaktı. ne mutlu ki tayyip erdoğan var, onun sayesinde bu umut içimde yeşerebiliyor, allahım ne olur, allahım ne olur onu başımdan eksik etme. babam benim o, ne olur, ne olur diye yalvardım ağlayarak.