rahmetli peyo'nun muhtemelen çizmeyi unuttuğu şirindir. çizseydi eğer belki de bugün o minik şirinler cehennemde yanmış olmayacaklardı. muhtemelen şakirt şirin tarafından namaza başlayabilecek, tek katlı camilerinde her gün ibadetlerini huzurlu bir şekilde yapacaklardı.
hiçbir şey öyle sanıldığı gibi kolay değildir. her yerde olduğu gibi şakirt şirinin önüne bir sürü engel çıkacaktı. en başta güzel ve "çağdaş" şirine onun güzel huyuna ve lider ruhuna aşık olacak belki de onu davasından vazgeçirmeye çalışacaktı;
"ne olursun şirinim, kahramanım, gel bütün şirinleri kurtarmak sana mı kaldı"
"hadi kaçır beni, gidelim bu diyarlardan" gibi laflar edecekti.
şakirt şirin bunun yanında aşçı şirinle birlikte maklube yapıp diğer şirinlere ziyafet çektirdikten sonra gargamel'in tarlasında halı saha maçı yaptıracaktı. herzaman ki gibi somurtkan şirin "top oynamaktan nefret ediyorum" diyerek top oynamaya gelmiyecekti.
iğrenç ve bayat espri yapan şakacı şirin ve genç yaşta göbeği dışarı taşmış olan obur şirinleri de unutmamak gerekir ki şakirt şirinin en iyi arkadaşlarından olacaklardı.
nihayet şirin baba.
artık kırmızı zındık işi şapkasını çıkarıp bizim şakirte tâbi olmaya başlayacaktı. yüzüne nur gelecekti. iksir ve büyü işlerini bırakıp tek katlı camide ibadetini yapıp, öbür şirinlerin derdini dinledikten sonra arta kalan zamanlarında tek katlı mantar evinde inzivaya çekilecekti.
ve bizim şakirt şirin huzurlu bir şekilde bir şirin köyünden ayrılıp başka bir şirin köyüne doğru yola çıkacaktı.*