albert camus un yabancı dan sonra en basarılı romanıdır kanımca. veba yüzünden karantina altına alınan şehirde bir nevi esir kalan şehrin yabancısı , sevgilisinden ayrı bir gencin duygularını çok çarpıcı tanımlandığı romandır aynı zamanda.
genç abimiz laf arasında şöyle birsey der ; her gece saat dörtte uyanıp sevgilimi düşünüyorum ,çünkü bu saatte herkes uyur ve uyurkende sevgili çok masumdur. hatta o gece bir ihanet gecesi olsa bile o saatte yine uyuyodur ve onu tüm masumiyetiyle sevebilirim... buna benzer cümleler kuruyodu abimiz nasıl aşk , nasıl bir kafa yapısı vay arkadaş deyip okumaya devam etmistim de iki sayfa kadar okudugumdan birsey anlamamıştım , hala hatırlayınca bi "vayy arkadaş" çekesim gelir.