ebu gureyb

entry19 galeri
    11.
  1. ıraklı esirlere sopalar ve farklı aletlerle tecavüz edildiği, çırılçıplak soyuldukları, köpeklerin saldırılarına maruz bırakıldıkları, kadın çamaşırları giymeye zorlandıkları, günlerce su ve tuvalet bulunmayan hücrelerde tutuldukları ve sürekli olarak dövüldükleri cezaevi.
    --"bağdat’taki abd denetimindeki ebu garib’de yaşanan işkence skandalının sembol fotoğraflarından birinin kahramanı olan ürdünlü tutuklu, new york times gazetesine başından geçenleri en ince ayrıntısına kadar anlattı. gaissi, "usame bin ladin’in nerede olduğunu sordular, afganistan’da dedim. nereden biliyorsun diye sordular. televizyonda duymuştum. üzerime işediler" dedi.

    dünyayi şoke eden işkence fotoğraflarından birinde, bir sandığın üzerinde başında kukuleta, üzerinde çuval benzeri bir giysi ve ellerinde elektrik kablolarıyla görünen ali şalal gaissi, başkent amman’da gazeteye, "böyle ünlü olmak istemezdim" dedi.

    eskiden kaza sonucu elinden yaralanan 43 yaşındaki ali, hálá vücudunun çeşitli yerlerinde ebu garib’de amerikalı gardiyanların yaptığı korkunç işkencelerin izlerini taşıyor ve hafifçe topallıyor. ebu garib’in "151716" numaralı ve 1a numaralı hücrenin mahkumu ali, gazeteye şunları söyledi:

    saddam döneminde muhtardım ve bir camiye ait olan otoparkı işletiyordum. i̇şgal olduktan sonra, amerikalı askerler futbol sahasına çöp atmaya başladılar. bir gün yüksek sesle şikayet ettim. direnişten söz ettim. bu olaydan birkaç hafta sonra, amerikalılar humvee’lerle gelip, beni tutukladılar. ellerimi bağlayıp, kafama çuval geçirdikten sonra, yakındaki abd üssüne, oradan da ebu garib’e götürdüler." ekim 2003’te tutuklandığını anlatan ali, sorgulamanın ebu garib’de yapıldığını belirterek şöyle devam etti:

    kadin kiyafeti
    "beni abd askerlerine saldırmakla suçladılar. ben ise, bu elle nasıl ateş ederim? sakatım diyerek kendimi savunmaya çalıştım. usame bin ladin’in nerede olduğunu sordular, afganistan’da dedim. nereden biliyorsun diye sordular. televizyonda duymuştum. üzerime işediler. sürekli fotoğraf çekiyorlardı, bizi bunları ailelerimize göstermekle tehdit ediyorlardı.".

    sorgucular sonunda ali’ye, "ya konuşursun ya da seni köpeklerin bile yaşayamadığı bir yere kapatırız" diye tehdit etmişler. birkaç gün sonra da, hapishanenin başka bir bölümüne götürmüşler. ali o bölümü her yerden çığlıkların geldiği berbat bir yer olarak hatırlıyor. ali, şunları anlattı:
    "o bölüme girdikten sonra, soyunmamı söylediler. soyunduktan sonra ellerimi yüksek bir yere bağladılar, göğsüme ve alnıma colin powell diye yazdılar. orada her yaştan tutuklu vardı. akla gelmedik işkenceler uyguluyorlardı. küçükleri, büyükleri dövmeye zorluyor, yaşlılara kadın kıyafeti giydiriyorlardı. üzerimize köpekleri salıyorlar ve işiyorlardı. sürekli fotoğraf çekiyorlardı."

    6 ay zincire vurulmuş yaşadım
    "beni, bir kutunun üzerine çıkarıp, iki elimin parmaklarına kablolar bağladılar. beş kez elektrik verdikten sonra, eğer aşağı inersem, çarpılacağımı söylediler. bu işi yapan bir kadın erdi. sonradan adının sabrina harman olduğunu öğrendim. diğer işkenceci kadının da lynndie england olduğunu gazetelerde okudum."

    ebu garib’de kaldığı 6 ay boyunca çuval benzeri giysinin içinde çıplak olduğunu ve başında sürekli çuval ile ve zincire vurulmuş halde yaşadığını belirten ali, "bir gün bizi kamyona bindirdiler. ama bu kez zincirleri çözmüşlerdi. fakat hálá başımızda çuval vardı. bir süre sonra kamyon durdu. bize serbest olduğumuzu söyleyip, kamyondan indirdiler."

    http://www.hurriyet.com.t...064803.asp?m=1&gid=69
    0 ...