hiçbir özelliği olmayan bir perşembeyi
herhangi bir hin-cin-kin fikir ile başkalaştırmaya çalışmıyorum.
hem zaten altı-üstü,
"bitse de sinemaya gitsek" dediğimiz, aşırı yorgun bir akşamüstü..
ve yetmezmiş gibi tembelliğim diz boyu ve dizimde eski zaman mahalle futbolu yaraları.
ve artmazmış gibi duyduğum "dirseklerin fena çürümüş" cümleleri,
ki "harbi mi lan" şaşırmasından da emekli oldum.
"nasıl olsa geçer, nasıl olsa geçmiicek mi ki" sıkıntılarından biri, belli!
öyle ya adam akıllı sıkıntılarda boğulmayı bile beceremeyen hırslarım var...
neyse...
dünyayı kendimden mahrum bırakarak, evet aynen bunu yaparak,
sadece seni anmak istiyorum.
istemekle de kalmıyorum.
her zamanki'lerden çekiyorum birkaç tane.
ve resmini görmek... çok iyi geliyor.
hiçbir özelliği olmayan bu rezil perşembeyi,
seni anarak güzelleştirmeye çalışmıyorum.
o hala -16.21 itibari ile şu anda bile- aynı perşembe...
ama yine de... iyi geliyor işte. gelmez mi?
(gözler kısık, suratta "yemişim" bakışı artı n'apsak gitmeyen yaşamak telaşı, nokta. )