işin üst-erkek, ast-dişi boyutuna değinilince fantaziden öteye giden bir çizgi iletir.
yıllardır erkeğe yüklenilen "aman o kız, aman pozitif ayrımcılık, aman hayvansın rıza" klişelerini sikip atar usta bir master ya da mestre. bdsm içinde alt sınıf olduğunu kabullenen kadını kişisel iradesini tamamen yok ederek hallendirmek insana mutluluğun da ötesinde bir haz vermektedir bazen. hunharca, kırbaç, ip, mandal ve steril enjektör iğneleri kullanarak dişi, hak ettiğine inandığı kölelik mertebesine ustalıkla iletilir.
şöyle ki, bdsm bir oyun gibidir. altar egomuzda sakladığımız dominant eril benliğimizi takım elbiseler içinde yahut işi ileri götürerek değişik kostümler yardımıyla dışarı çıkarır, mutlu oluruz. insanlar bunu sapkınlık olarak görseler bile her iki tarafın da reşit olması, gönül rızasıyla uygulamaları kabul etmesi şarttır. oyunun ciddileştiğini zannettiği zamanda submassive karakter daha önceden imdat kolu olarak kullanılacak sözcüğü tekrarlar. nip/tuck dizisinin bir bölümünde "kırmızı direksiyon" sözcüğüyle özetlemişlerdi mesela. fakat bu sözcük kullanılır kullanılmaz geri dönüşü yoktur. her iki taraf da giyinir ve ortamdan ayrılır.
özellikle günlük hayatta sakin, biraz pasif bir kişiliğe sahip bireylerde bu eğilim fazlasıyla mevcuttur. yönetme, kadın egemenliğinin parçalandığını görmek, aynı fitness salonundaki setler gibi eğitim setlerieşliğinde ayak, bacak, kalça, göğüs ucu, kulak ve saç diplerine uygulanan çeşitli yöntemlerle, sehpa, kul, ev hayvanı gibi kişilik değiştirtme metotlarıyla dişi hak ettiğini düşündüğü mevziye çekilerek kendi içinde görece bir ahlaka sahip olduğu söylenebilir.
hele ki tüm bunları genç yaşınızda yönetilme ihtiyacı hisseden bir bayandan öğrendiyseniz, tadına doyum olmaz.
