gençliğinde nazi ordusunda görev yapmış daha dünün* nobel ödüllü alman yazarının söylediği sözmüş. ulan sırf yahudi diye milyonlarca insanı yakan bir orduda görev yap, sonra yıllar boyunca hak, adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramlar hakkında onca oyun, şiir, roman yaz, dinamitin muciti alfred nobel'in edebiyat ödülünü al; -ki ödülü veren ülke de, isveç'tir. isveç kimdir? avrupa'nın üç büyük silah üreticisinden biridir, radyolarında türkçe'ye izin vermeyip, kürtçe'ye izin veren bir ülkedir. neymiş de ordaki türkler zaten isveççe biliyormuş, ne gerek varmış. sanki oradaki kürtler bilmiyor bu isveççeyi?- ondan sonra da gel, "türkiye'deki türban yasağına çok öfkeliyim." de. ulan ben de, 3-4 yaşındaki çocukların en altta ezilmek suretiyle ceset tepecikleri oluşturduğu gaz odalarına karşı çok öfkeliyim, onu nasıl yapacağız herr günter?
--spoiler--
bir yaşantımız var şu yuvarlakta
adına yeryüzü dediğimiz
biz kaplamışız duvarlarını bin yönde
çizmiş karanlığı üzerine ellerimiz
düşmanlar yaratmışız kendi içimizden
ölümü üleştirmiş eşken isimlerimiz
--spoiler--
bu dizeler günter grass'a aittir. şimdi soruyorum; karanlıktan bu kadar korkan bir yazar neden karışır bir ülkeyi karartmaya çalışan bir partinin ideolojik sembolünün yasağına? acep bir çıkarı mı vardır?