ilginç anılara ve büyük derslere yol açabilen armağandır.
asla ev eşyası olmamalıdır.
12-13 yaşındayken babamın verdiği parayla anneme güzel bir çaydanlık almıştım, böyle pırıl pırıl bir şey... annem de daha önce görüp "aa ben bunu alayım sonra" falan demişti, ben de onun zaten beğendiği şeyi almanın huzuruyla bunu anneme armağan ettim. annem güldü, beni öptü kokladı ve şakacı bir ses tonuyla sordu: "peki benim armağanım nerede?"...
"işte ya" dedim, "beğenmedin mi çaydanlığı?"
o da "hayır, çok güzel, ben bunu eve alacaktım zaten; ama bu ev için gerekli bir şey, ben ev miyim?" dedi...
o ana dek annemi bir insan olarak görmediğimi, evin bir devamı gibi gördüğümü öylesine ani, öylesine tokat gibi bir darbeyle anladım ki, şaşırıp kaldım. utandım.
daha sonra anneme armağan alırken, asla ev eşyası almadım, kişisel bir şey olmasına dikkat ettim; yalnızca onun kullanabileceği, yalnızca ona ait olacak bir şey aldım her seferinde...