1922 izmir yangını

entry25 galeri
    12.
  1. izmir'i 'kurtaran' turk ordusu tarafindan baslatilan yangindir.

    Butun bir yolu, yunan ordusu tarafindan yakilip yikilan yerlerin icerisinden gecerek gelen turk askerleri, sehre girdikten sonra hristiyanlarin mallarini yagmalamis, tecavuz v.s. olaylarina karismis, ardindan da buyuk bir ihtimalle Sakalli pasa'nin emri ile, sehrin hristiyan mahalleleri, kiliseleri v.s. yakilmistir.

    Yanginlar sadece sehir merkezinde degil, bornova, buca gibi merkezden ayri baska yerlerde de cikmis, ne hikmetse hep hristiyanlarin yasadiklari yerler kul olmustur. Turk milliyetciliginin es gectigi, palavralar attigi bir konudur. Konuyla ilgili resmi tarih masallarina inanmaa devam etmek isteyenler olabilir diyerekten, talat ulusoy'un yazisini spoiler olarak veriyorum.

    --spoiler--
    Sonda soracağımı başta sorayım: Bana yıllarca 'tarih' kitaplarınızda "Yunan'ı izmir'de denize döktük, onlar da kaçarken izmir'i yaktı" diye bellettiniz. Çocuk aklımı kirlettiniz! Niye? Bu kiri temizlemek için, aşağıdaki sorularıma açık yanıtlar veriniz lütfen.

    Şimdi hepiniz diyorsunuz ki, yangın Ermeni mahallesinde başlamış, Basmane'de Fuar'ın oralarda. Peki, izmir'de ciddi bir Ermeni nüfus olduğundan 'tarih' kitaplarınızda niçin hiç söz etmediniz? Niçin?

    Sahi, "Ermeniler yaktı" sözüne ne zaman sarılmaya başladınız siz, Asala'dan sonra mı? Hani izmir'i 'kahpe Yunan' yakmıştı? Doğrusu bayağı da aklıma yatmıştı!

    Ermeniler veya Yunanlılar, fark etmez, Hristiyanlar (Gregoryen ve Ortodoks) yaktı demek istiyorsunuz. Yaktı ve kaçtı! Kundakçıların üçünübeşini yakalayamadık mı?

    Hadi kabul edelim ki; zengin-fakir, kadın-erkek, yaşlı-genç bütün Hristiyanlar 13 Eylül günü delirdi. Kaç göbektir atalarını gömdükleri, beş yüz yıldır Müslüman yönetimi altında yaşayıp geldikleri topraklar, üç yıllık Yunan işgali ertesinde yine Müslüman yönetimine girdi diye kahrolup intikam için çıra gibi yaktılar ve yüzleri isli kara ihtiyar ve yatalaklar dahil kendilerini kaçırmak için bekleyen gemilere attılar, öyle mi? Resmî tarihçilere soruyorum, kaç bin insan, kaç gemi? Yahu 'tarihçi'liğinize sözüm yok ama dört işlemlik bir aritmetik cesaretiniz de mi yok?

    "Şehrimiz istatistik Müdüriyetince elde edilen malumata göre izmir'de mevcut 42.945 haneden hariki hasıl esnasında (yani olan yangın sırasında) 14.004 hane muhterik (yani 'yanmış') olarak 28.941 hane elyevm mevcut olan dükkân ve mağaza miktarı da 9.696 adettir. Bunların 6.410 adedi islamcılara, 1648'i Rumlara ve mütebakisi Musevilerle ecnebilere aittir." (30 Mart 1923, Ahenk gazetesi) On dört bin hane dile kolay, kim yaktı bu on dört bin haneyi? Ve "Türklerin eline geçmesin" diye kendi dükkânını yakmayan bu 1648 Türksever Rumlar kimlerdir? Ödüllendirmeyi düşündük mü?

    Haydi, Frenk Sokağı'ndaki yapıların çoğu bitişik nizamdı, verhaneler (ticari eşya depoları) iç içe girmişti ve zincirleme yandılar diyelim. Rumların Aya Fotini, Ay Yorgi ve Ermenilerin Surp Stefan kiliseleri niye yandı? Her biri geniş avluların ortasındaki bu kutsal kiliseleri yakmak, içindeki Meryem ve isa tasvirleriyle birlikte yakmak için gerçekten topluca dinden çıkmış olmak, çıldırmış olmak gerekmiyor mu?

    izmir yangını Ermeni mahallesinde başladı. iddia o ki Ermeniler başlattı ve rüzgâr tamama erdirdi. Ya Buca'daki yangınlar, ya Bornova'daki yangınlar, Kemalpaşa ve köylerdeki yangınlar? Bu yangınlar için de tarihe yakışır müsebbipler bulundu mu acaba sevgili 'tarihçi'ler?

    9 Eylül günü izmir geri alındı, yangın 13 Eylül günü başladı ve dört gün sürdü... izmir kimin idaresinde, kimin sorumluluğunda? Niye söndürülemedi? Peki, itfaiye yetmedi, söndürme çalışmaları engellendi. iyi ama, şehri geri alan ordu ne yaptı? Tarihçilere değil, yangın uzmanlarına soruyorum: Erat kazma kürek girişse, dört günlük yangının hiç olmazsa ikinci gününde olsun bir güvenlik koridoru açamaz mıydı? Hiç olmazsa hastaneler bölgesi kurtarılamaz mıydı? izmir Sigortaları itfaiye Kumandanı Greskoviç'in raporu diye sunulan şey istanbul baskısı bir matbu metindir. Nerede bunun orijinali?

    Ermeni mahallesinde başlayan yangın, rüzgârın etkisiyle yayılmış. Her rüzgâr alevlerin dilini uzatır. izmir'i yakan hangi rüzgâr? Resmî tarihçilerin önce bu konuda anlaşmaları, sonra milleti ikna görevine soyunmaları gerekiyor. Esen neydi, imbat-meltem mi? Olamaz, çünkü denizden karaya eser, oysa yangının yayılışı ters yönde. Lodos Çatalkaya'dan (ikizkardeşler) doğru eser, bu da raporlara delil olmaz. Yıldız mı, poyraz mı, karayel mi? Bu günahkâr rüzgarâ 'kıble' demeye dilim varmıyor ama tam tarifini istemek hakkım değil mi?.

    Rüzgâr önüne katmış alevleri izmir'i yakıyor, ama bazı alevler rüzgâra inat ters yönlere de sapıyor! Yeri geliyor, alevler bir mülkün sahibine veya bir kilisenin papazına torpil geçiyor, değdi-değmedi, yandı-yanmadı oynuyor. 'Tarihçi'ler D'Assurance de Smyrne (izmir Sigorta) şirketinin 1905 tarihinde Londralı mühendis E.Goad'a çizdirdiği planlarındaki yangın sapmalarını açıklarlar mı acaba?

    Şimdilik son sorum şu: Aralık 1922'de Ahenk gazetesinde ilanı çıkan "Türk Müzayede Salonu" nedir? Bir iştirak midir? Birkaç yıl boyunca her hafta açık arttırmaya çıkarılan "piyanolar, kıymetli mobilyalar ve halılar, ipek elbise ve iç çamaşırları, vs..."nin kaynağı nedir?

    Tarih, resmî raporlara sığmayacak kadar gerçek ve sadece memur tarihçilere bırakılmayacak kadar ciddi bir iş olsa gerektir desem ne dersiniz?
    --spoiler--
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük