42.
-
leylak kokulu kıza:
sersem ağdalı bir bahar günü
seni gördüm açmıştın bahçede
büyümüş kocaman lila gözleriyle
ansızın girdi içime bir kız çocuğu.
küçük kız;
nedir elindeki diye sordum
cevap vermedi önce.
sonra dudak büktü omuz silkti
ve umarsız umarsız
gözlerini bana dikti.
hiç birşey konuşmadan
kayıtsız bir eda ile
çıkardı tek tek
içimdeki tüm mermileri
minik elinden diğer ak eliyle
tuttuğu kavonoza.
pıt... pıt...pıt...
sufi sesler yankılandı.
sadece renk değil ki leylak
kokusu artık liladan daha da mor.
delik deşik bedenimden içerlere
kokuyu taşıyan jokeylerle
yağız atlar hücüm etti.
izlerken onu öyle tepeden
artık düşünmeden de edemem.
içimde toplanan koku demetinin
ve güneşin son tayfısın sen.
*
* ayrıca: tayf