o değil de, çocukluktan kalma bir klişe vardır bu bayram sabahlarına ait. bildiğim, hep sisli güneş görmeyen bir bayram sabahına uyandığımızdır bursa'da.
bayram namazını kılıp eve geldiğimizde kahvaltı etmek, babamın "orucumu bozayım" diyerek ağzına zeytin atma ritüeli kalmış aklımda. hani bazen bu bayram sabahları insanın kendisini sorgu altına aldığı nadir anlardan biridir. üstümde henüz likra kokusu gitmemiş oduncu gömleği, bel tarafı lastikli, omuzlarımdan askılı kot pantolon, ve her daim elimize tutuşturulan iğrenç şekerler. ramazan bayramı, bayram sabahı. hiç değişmedi çocucukluğumu orta yaşa devredene kadar. değişen tek şey belkide, bayram görmüş yüzlerin, ömür adına kırışıp, bir çizgi daha yaşlanması. öyle işte.