bir akşamüstü kadıköy sahilinde oturur, beş dakika gecikmeli gelecek çayı sipariş ederiz. üşürüz az sonra gelecek çayın sıcağına sakladığımız sabırsız bedenlerimizde. ilk bakışım istanbul'adır benim; kendimi tutamam, ellerinden tutarım. uçsuz bucaksız göklerde kovaladığım martı yorgunluğunu haydarpaşa dalgakıranına satarken, ılık rüzgar da hüznü satar en derin sıla sevdalarına.
evet elini tutarım, istanbul'la süslediğim nazarımı bırakıveririm sonra akşam güneşiyle danseden suretine. saçların omuzlarından, sadece senin olan yüreğime akar gibi akar. uzaklardan uzak ilkokul resimlerindeki çöp adam kadar mutlu, sulu boya gibi silik bir şiir olursun aniden.
ve farid farjad'ın golha'sı kalabalığı selamlarken ben senin sessizliğini yudumlar, sessizlikte seni ararım.