--spoiler--
Hafif sisli bir havada ve güneşin apartmanların arasından yeni yeni güne merhaba dediği bir saatte, vapura doğru ilerleyen genç adam; jeton gişesinde, yaklaşık dort ay önce ayrıldığı kız arkadaşını görür ve titrek bir ”merhaba” ile konuşmaya başlar. Bu konuşmalar vapurda da devam eder. Adamın; “Hava o kadar da soğuk değil, dışarıda oturalım mı?” sorusuna, kızın “Olur” cevabı vermesiyle birlikte vapurun en üst katına doğru yol alırlar. Birkaç dakika havadan sudan muhabbetlerle geçtikten sonra, adam kıza bir sigara uzatır ve kendisine de bir tane alır. Daha sonra, genç adam birden lafa girer:
- Biliyorum, bu konuları daha önce hiç konuşmadık ya da konuşamadık diyeyim. Merak etme ama, “Neden ayrıldık biz” sorusunu sormayacağım. Sadece sana söylemek istediğim birkaç şey var, onları konuşmak istiyorum.
Genç kız; adama bakarak, “Evet seni dinliyorum, devam et” dedikten sonra adam, konuşmasina kaldigi yerden devam eder:
- ! Biliyor musun? Ayrıldıktan sonra, seni sigaraya benzetmeye başladım.
Kız, hiç tahmin etmediği, alakasız bir konuyla lafa girmesinin verdiği şaşkınlıkla, “Ne? Nasıl yani?” der. Adam, önce kıza uzattığı sigarayı ve sonra kendi sigarasını, çantasından çıkardığı çakmak ile yaktıktan sonra:
- Mesela bir tane sigara yakıyorum ve kül tablasına koyup izlemeye başlıyorum. Kül tablasına dökülen külleri gördükçe; anılarımız aklıma, her biri kül olup acılarıma dönüşüyor sonra. Arada bir elime alıyorum sigarayı ve içime çekiyorum seni. Kendimi zehirlemek için; daha çok, daha çok çekiyorum. Bazen de anıları döküyorum kül tablasına. “Sen zehiri” hoşuma gidiyor, içimi acitiyor, vazgeçemiyorum; içime çekmeye devam ediyorum. Agzimdan çikan her dumanda, ayrilirken bana biraktigin; son bakişinin silueti beliriyor. Her sigaranin oldugu gibi, senin de sonun yaklaşiyor. Ve ben yavaş hareketlerle; ne zaman seni söndürmek için, elimi götürsem kül tablasina, aptalca bir umutla “N’olur yapma!!” diyeceğin zamanı bekliyorum. Ama hiçbir zaman duyamıyorum sesini. “Ve işte bitirdim seni” diyorum. Hayır hayır kendimi kandırıyorum galiba, “Seni böyle bitiremem” diyorum sonra. Ama bakıyorum kül tablasına; evet! Sen oradasın, evet! Anılar orada. Ancak, elimde hala kokun var. Yıkasam da, hiç çıkmayacak bir koku. Anlıyorum ki; bu sigarada, senin çok az bir kısmını bitirmişim. Senden bağımsız bir sen, hep içimde yaşıyormuş. Ve anlıyorum ki, sadece sönüyorsun. Seni ateşleyecek bir “Ben” bekliyorsun sabırla. O “Ben”, çok da bekletmiyor seni. Bir daha yanmaya başliyorsun. Anilar acilar derken yine bitiyorsun. Yeniden yaniyor ve bitiyorsun. Bu hep böyle devam ediyor; sonunda alişkanlik oluyorsun.
Genç kiz anlatilanlari dinlerken; tarif edilmeyecek bir duygu yogunlugu içindeydi. Bir yandan, birisinin bu kadar aci çekmesine üzüntü duyarken; diger yandan da, kendisinin hala unutulmamiş olmasindan, haz aliyordu. Aslinda kendisi de unutamamişti genç adami. Kendi istegiyle ayrilmişti ama; sevmedigi ya da artik bir şeyler hissetmedigi için degil, o kisi hakkinda duydugu yalan yanlis varsayimlara inandigi,sevdasinin ufak tefek sorunlari kaldiracak kadar buyuk olmadigi icin ayrilmisti.Erkek arkadasina sana anlatamayacak kadar farkli problemlerim var,hem zaten gelecekte olabilecek bir ayrilikta daha kotu olabilirim derken,arkadaslarina dayanamiyordum artik,sinirlara,zorlamalara,sertligine diyordu. Böylece, hem erkek arkadaşindan, kendine göre, makul bir sebeple ayrilmiş; hem de arkadaşlarina, erkek arkadaşini kötüleyerek, hakli duruma gecmek istemisti..Kendisinin çok aci çekecegini bile bile, icinde bulundugu belirsizlik ve korkular yuzunden ya da gercekten devam etmeye yetecek kadar buyuk bir sevdaya sahip olamadigindan, böyle bir yalanlar zincirine başvurmuştu. Artik hayatini, bu yalanlara göre düzenlemeliydi. Bu yüzden; bu karşilaşmalarinda duygularini bir tarafa birakip, mantigi ile karar vermek zorundaydi. Geri dönüşü yoktu ve kiz da bunun farkindaydi. Bütün ayrintilari, olasi bir karşilaşma için düşünmüştü daha önceden. Adamin anlattiklarini dikkatlice dinliyor ve sözünü bitirmesini bekliyordu. Ve adamla göz göze gelip, “Bitti, bu kadardı!” dermişçesine bakmasindan sonra, kiz konuşmaya başladi:
- Açıkçası bu söylediklerin, hiç beklemediğim şeylerdi. Benim, bu açıklamalarına bir yorum yapmamı bekleme. Çünkü bunlar; senin kendi düşüncelerin. Her biten ilişkiden sonra, yaşanabilecek duygulardan bu anlattıkların. Şunu söyleyebilirim ama; yaşadığımız ilişkide, elimden gelen fedakarlığı gösterdiğime inanıyorum. Seni hiçbir zaman suçlu görmedim, her şey benden kaynaklıyordu. Sonuç olarak, bir şekilde bu ilişki yürümedi ve bitti. Bu kadar basit.
- Bu kadar mı yani?
- Evet...
Genç adam şok olmuştu. Belki, daha ilimli bir yaklaşim bekliyordu kizdan. Ancak, kesin ve kararli konuşmuştu kiz. Hiçbir umudun kalmadigina, kendini inandirmaya çalişiyordu. Vapur yanaşmişti iskeleye. Tek bir kelime bile konuşmadan vapurdan indiler. Iskelenin sonunda; genç kiz, adama sarilarak “Hoşçakal” dedi. Ancak adam, ayrılırken ne sarılmıştı kıza, ne de bir kelime çıkmıştı ağzından. Bir heykel gibi duruyordu kızın karşısında. Kız da, bir tepki gelmeyince; hızla uzaklaşmayı tercih etti. Arkalarına bile bakmadan ayrıldılar.
Kız, okuluna ulaştı. Yerine oturduktan hemen sonra, cep telefonuna bir mesaj geldi. Mesaj, eski sevgilisindendi ve şöyle yazıyordu:
“Hep bu karşilaşmayi ve sana sigara hikayesini anlatacagim günü beklemiştim. Ve o gün, gözlerimin içine bakip; söyleyeceklerine göre, hayatima bir yön çizecegime...”
Genç kız, bu mesajdan hiçbir anlam çıkaramamıştı. Bu mesajı düşünürken; bir mesaj daha geldi:
“... kendi kendime söz vermiştim. Bugün duyduklarim; beni hayal kirikligina ugratti ve ben kararimi verdim:”