insan ölçekli bir mimaridir, yapı ne kadar heybetli ve büyük olsada asla insanı ezmeyen incitmeyen, küçültmeyen bir tarzdır, insanların birbirleri ile ilişki kurmasına olabildigince katkı veren abide yapıları ile, hem mahremiyete hem komşuluga önem veren konutları ile mükemmelligi yakalamış bir tarzdır. cumhuriyet dönemi yapılarını es geçmek lazım, dönemin faşist mimarisinden etkilenerek yapılmış ezici ve büyük yapılardır onlar, örnekse ankara gar binası ilk aklıma gelendir. cumhuriyet döneminden sonraki dönem ise tam bir kaostur, toplumdaki o hiç bir yere ait olmama duygusunun, geçmişini reddetme duygusunun sonucu oluşmuş, aslında bu duyguyuda çok güzel ifade eden bir mimaridir, köksüz ve hiç bir yere ve kimlige ait olmayan popüler ve "degersiz" bir yapı stokudur. bundan sonraki dönem ise mimaride birşeylerin olmasını bekleyebiliriz, siyasetin yani hayatın mimariye yansıması nasıl olacak hep birlikte görecegiz.