dersaneler fırsat eşitsizliğini kapatmamakta, aksine açmaktadır. dersaneler için daima iki tip öğrenci vardır; başarılı yani burslu öğreci, başarısız yani paralı öğrenci. bir dersane daima başarılı öğrencileri üzerinden prim yaparak başarısız öğrencileri kendine çekme amacı güder. bunun için de asrın yalanı olan istatistiği kullanırlar. bir dersanenin ilk 100' e, ilk 1000' e kaç öğrenci soktuğunun zerre kadar önemi yoktur. kitlesel başarı olarak takdim ettikleri kazandırma oranına ise kazananın hangi bölümü kazandığı bilinmeden önemli denemez.
bir ülkede, ülkenin kendi yaptığı sınavlara öğrenci hazırlanması için dersane gibi bir oluşumun olması bile başlı başına fırsat eşitsizliği dahası da eğitim sisteminin çarpıklığıdır. dersanelerin amacı fırsat eşitsizliğini çözmek ise başarı bursu yerine ihtiyaç bursu vermeleri gerekir. başarılı bir öğrenci dersaneye gitmese de başarılı olacaktır ancak dersane eğitimi almak için yeterli kaynak bulamayan ailelerin çocukları başarısız ise kendilerine sunulan bir fırsat yoktur. göreceli olarak daha vasat devlet okullarında okuyan bu çocuklar fırsat eşitsizliğinin asıl kurbanlarıdır fakat ihmal edilirler. diğer açıdan özel okullar ve devlet okulları varken bir de dersanelerin bulunması ve aynı eğitimi vermesi devletin eğitimdeki aczini gösterir. ya devlet okullarında sınava uygun eğitim verilmiyordur ya da okulların eğtim kalitesi bu sınavları aşmak için tek başına yeterli değildir.
dersanelerin fırsat eşitsizliğini artırdığının kanıtı ise yine kendilerinden gelmektedir. öğrencileri sınav başarılarına göre sınıflara bölen ve bu sınıflara farklı hocaların ders vermesini sağlayan dersaneler fırsat eşitsizliğinin adeta yıkılmaz kaleleridir. dahası bu sınıflarda anlatılan konuların derinliği, çözülen örnekler, denemeler hatta kitaplar bile farklıdır. bu her ne kadar rekabeti ve grup içi dinamiği artırdığı için yapılıyor görünse de aslında amaç başarısızları uyutmak, başarılı olanları ise olası bir türkiye derecesine hazırlamaktır.
dersanelerin öğretmen kalitesi ile abartıldığı gibi yüksek değildir. genel olarak dersane öğretmenleri ya yeni olmuş fakat atanmamış ya da emekli olmuş öğretmenlerden oluşmaktadır. yeni mezun olmuş öğretmenin tecrübesi ve emekli öğretmenin ders anlatma şevki tartışılması gereken konulardır.