çaresiz kaldığım zamanlarda gider,bir taş ustası bulur,onu seyrederim. adam belki yüz kez vurur taşa. ama o yüz vuruş, değil taşı kırmak, taşta küçücük bir çatlak bile oluşturmaz. sonra yüzbirinci vuruşta taş birden ikiye ayrılıverir. iste o zaman anlarım ki; taşı ikiye bölen o son vuruş değil,ondan öncekilerdir.