absinthe

entry324 galeri video2
    16.
  1. http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=44569,10,2

    "absinthe

    Yıllardır arıyorum arıyorum bulamıyorum, meraktan çatlayacağım, iki yudum tadamadım, koyamadım ağzıma; meğerse Deniz Akkaya içmiş de kafasını da yapmış bile, geçen gün gazetemize açıkladı!

    Eh, ne yapalım, orta yaşlı ve emekli bir serseri olarak bayrağı gençlere çoktan devrettik... Hoplayıp zıplamak da zehirlenmek de onların bileceği iş artık. Fakat gene de şu 'absinthe' denilen zıkkımı içmeden gidersem gözüm arkada kalacak. ('Absent' okuyunuz.)

    Çünkü yasak. Hem de taa 1915 yılından beri yasak, neredeyse bir asır.

    Yasak ve zararlı olan her şey gibi de, çekici. Bir zamanlar komünizm de bize öyle gelirdi.

    En büyük tüketici ülke olan Fransa'da yasaklandı, sonra onu örnek alan başka ülkelerde de. Bir tek ispanya ve ingiltere'de serbest olduğu söylenirdi, fakat Londra'da hangi 'pub'a sorduysam bana bir türlü bulup da çıkaramadılar. isviçre'nin dağ köylerinde kaçak olarak üretildiği söyleniyor, Cenevre-Evian sınır geçişi laçkadan da öte olduğu için arabaya atıp oradan Fransa'ya sokuyorlarmış, yıllar önce o yolu birkaç kere yaptım ama bu konuya 'muttali' olmadım...

    Çünkü efendim, içindeki alkol oranı yüzde 60, hatta 70... (Şarapta 15, rakıda viskide 45)... iki kadeh yuvarladı mı adamın feriştahını şeyediyor... Bir de acı, zıkkım gibi. Gibisi fazla, gerçekten zıkkım.

    Pelin otu kökünden elde ediliyor. Koyu yeşil bir içki. Bu hülasası, konsantresi yani şişenin içindeki. Bunu keseceksin, yani soğuk su katacaksın, tıpkı rakı gibi. 'Sek' içersen ölürsün. Eh, sulu içersen de yavaş yavaş ölürsün.

    Lakin acısını almak için suyu şekerden geçireceksin! Bunun özel bir delikli kaşığı var, kadehin üzerine yatırıp kaşığın ızgarasına iki tane kesme şeker koyuyorlar, suyu o şekerin üstünden döküyorlar. Ortaya bulanık bir sıvı çıkıyor, tıpkı bizim rakı gibi, fakat süt beyazı değil açık yeşil.

    'From Hell' filmini görenler hatırladılar, Karındeşen Jack'ı yakalamaya çalışan polis komiseri kullanıyordu, hani Johnny Depp'in oynadığı Müfettiş Abberline...

    Bu içki, özellikle on dokuzuncu yüzyıl boyunca bütün Fransız sanatçılarının başbelasıydı. O yüzyılın bir belası verem, ikincisi frengi, üçüncüsü de aha bu içkiydi.

    Çok ucuzdu, şarabın şişesi diyelim bir frank, bunu şişesi otuz 'santim'... Gariban içkisiydi, hem halk içiyordu hem de yolsuz ve çulsuz şair ve ressam takımı. Ünlü absent markası da Pernod, duymuşsunuzdur.

    Bizim bazı sosyete barlarında, tezgah altından, kadehini 40 YTL'ye satıyorlarmış! Çüş! Hiçbir ölçü bilmeyen hırt Türk burjuvazisi, dünyanın en ucuz ve en berbat içkisini bu hale getirmeyi başarmış! Elbette kadeh de demiyorlar, uyuşturucu sevdikleri için buna da 'shot' tabir ediyorlar, vuruş...

    Hemen de çarpıyor, adamı zınk diye yerlere düşürüyor, beyin hücrelerini öldürüyor, cin ve konyaktan bin beter. Üstelik çokça içeni çıldırttığı, 'halüsinasyonlara' yol açtığı da söylenir. Yılan çıyan ne varsa bir bir seyrediyorsun.

    Aklınıza o yüzyılda kim gelirse kullanırdı bu zıkkımı, Poe, Musset, Baudelaire, Gauthier, Verlaine, Rimbaud gibi şairler, Manet, Monet, Van Gogh, Gauguin, Renoir, Toulouse-Lautrec, Utrillo gibi resamlar... Resmini de bol bol yapmışlardır, masada bir kadeh bulanık yeşil absent, önüne oturmuş boş boş bakan bir ayyaş... Özellikle Degas'nın 'Absent içen Kadın' tablosu meşhurdur. Picasso'nun da benzer birkaç tablosu var.

    Bilmem artık bizim yüksek sosyete bu büyük sanatçıların anısına saygıdan mı içer yoksa düz serserilikten mi? Deniz Hanım'a sorsam da, hangi şerefsiz satıyorsa, polis basıp el koymadan önce bir kadeh olsun tadına bakıversem... Fakat orada enselenirsem seyreyle gümbürtüyü, ünlü yazar absent çekerken yakalandı! Yazar, ilk sorgusunda, 'vallahi insanın başına ne gelirse ya meraktan ya başka bir şeyden abi' dedi..."
    10 ...