uçsuz bucaksız meralarda gezindi buğulu gözleri. dört yapraklı yonca aradı yeşilin bin bir tonu içinde. Med-cezirler yalarken yalçın kayaları, zamanın bir başka diliminde gönül kıyılarında da gel-gitler yaşanıyordu. Bir buzağı hapsedildiği ahırından salıverilsin istedi uçsuz bucaksız otlaklara. Çünkü buz mavisi umutları üşüyordu bu soğuk coğrafyada, kan kırmızısı bir karanfil konsun diye beklerken toynaklarına. bu çorak bozkırlar da neyin nesiydi?