önceki entrylerde başlığı açan yazar, bireylerin zaten laik olamayacağını, kastedilenin laik devlet düzeni olduğunu bildirdiği için muhalefet olmayacağım.
fakat çok dişli şekilde karşı çıkacağım olay, laik bir devlet isteyen müslümanın mümkün olacağını ispatlama yönündedir. sadece fikrim ve az biraz bilgim dahilinde olan iki tarafını ele alacağım. biri laikliğin hukuki , diğeri siyasi boyutu. ilkinden bahsetmek gerekirse laiklik ilkokuldan beridir ezberimizde zaten, neydi o tanım;
din işlerinin devlet işlerinden ayrılması.
fakat devletle din arasında görünmez halatlar vardır. şöyleki;
devlet dine bağlıdır, teokrasiyle yönetilen tibet
din devlete bağlıdır, imparatorluk rusya, ingiltere, osmanlı
her ikisi de özerktir, demokrasi ABD, avustralya, belçika
önemli olan laikliğin bir başka tanımı olan, devlet erkanının adına resmi bir dini tören yapılmaması ve hiçbir dini özellik göstermeyen devlet tanımıdır.ayrıca devlet dini düzeni bozma girişimine de engel olmakla mükelleftir. çünkü laiklik özünde fert olarak, birey olarak insanlara, dinini yaşama özgürlüğünü tanımadan geçer. bu anlamda demokrasiye geçişte atılacak en büyük adım laikliktir.
tam da burada laikliğin siyasi boyutuna geçmek icap ediyor.
siyasi olarak laiklik, liberalizmin dini kaynağı sayılır. neydi liberalizm; bireylerin fikir özgürlüğü tabi ki. hukuku olan bir devlet, şeffaf bir devlet. birey olarak kişinin istediğini yapabilme erki. şerh düşmek gerekirse, israil yaklaşık 50 yıldır demokrasiyle yönetiliyor. fakat israil bir din devleti! nasıl oluyor demeyin bu tamamen bir safsatadır. israil laik falan değil gerici bir din devletidir esasında.
yani işin özü; laik düzenliberalizmi gerektirir. liberalizim de bireyin özgürlüğünü. düzen olarak laik bir rejim vardır ve devletin kişiler üzerinde dini söz hakkı yoktur. fakat laiklikle beraber gelen liberalizm de devlet bireyin her türlü özgürlüğüne imkan sağlamakla yükümlüdür.
yazdın yazdın da bir kelam müslüman lafı geçmedi. şimdi yukarıdaki terminolojilerden ilhamla diyebiliriz ki, islamın hoşgörü dini olduğunu ispatlamaya çalışmadan* öyle varsayıldığını düşünelim, kitap ta sadece tebliğ etmekle yükümlüyüz. kimseyi engelleme veya zorlama söz konusu değil. allah ın niyazı varsa olacaktır.
osmanlı'nın devlet rejimi nedeniyle laik olmadığını biliyoruz çünkü bir şeyhülislam var idi. fakat fethedilen topraklarda ,ki en şanlısı istanbul dahil, yerli halkın farklı türden ibadetine, dini görüşüne karışılmadı. hatta ve hatta kiliseler inşa edildi. işte bu şimdiki liberalizm anlamına gelir. osmanlı devlet olarak laik ve demokratik *bir devlet değilken, kişilerin dini özgürlüklerine her zaman saygılı bir müslüman toplum idi.
şimdi laik devlet olduk, demokrasi var güya, fakat liberalizmden bi haberiz.
daha da kısa olsun istesen şunu dinle;
ben devlet işleyişi olarak laik rejimi türkiye için, 21.yyda biçilmiş kaftan ilan ediyorum. dini zorlamanın tersidir çünkü laiklik. ayrıca da müslümanım. hristiyan olsam diyecektim ki; tamam dinime ibadetime karışmıyorsunuz ama yeterli sayıda kilise yok. ve susacaktım. ama müslümanım ve diyecek çok daha fazla şeyim var.