sözlükteki kısa zamanıma bağlı olarak yaptığım bir gözlem ürünüdür. efendim, malumunuz futbol ülkemizde sevilen bir spor dalıdır. bu sebeple futbol hakkında bilgi sahibi olan, fikir yürütmeyi seven, bundan çekinmeyen vatandaşlarımızın sayısı çok fazladır. ancak ne var ki internet olgusunun yaygınlaşmasıyla birlikte bilgi sahibi olmayan bireyler de bu konuda fikir yürütmeyi kendi egolarının bir emri olarak görmeye başladı. ne biliyim, yazıp yazıp etraflarına "aa bak lan takımını çok seviyor bu" dedirtmeyi mi istiyorlar nedir.
derbi maçlarından 1 hafta önce ve 1 hafta sonrasını kapsayan 2 haftalık süre; sözlükte futbol seviyesi maalesef yerlerdedir. fenerbahçeli gelir 6-0 koyduk der, galatasaraylı gelir 7-0'ı unutmayın ulan der, beşiktaşlı gelir nasıl koydu koray der, uzar gider bu. hele hele mesajların içine resim, video gibi alternatif ögeler de girerse eyvah. paylaşılan videolar, resimler bir anda insanı, zihinleri körelmiş üyelerin de mevcut olduğu* taraftar sitelerinin herhangi birisinde yer aldığını düşündürmeye başlar.
avrupa kupası maçlarının olmadığı haftaiçinde yer alan 5 günlük süre; eh işte dediğimiz bir süreçtir. pazartesi günleri genelde haftasonunda geride bıraktığımız lig maçlarının ışığında geçer. salı, çarşamba, perşembe günlerinde pek hareket olmaz. eğer ülke futboluna dair önemli bir haber varsa genelde ona yoğunlaşılır. ne bileyim, bir yöneticinin, futbolcunun açıklamaları bu günlere hareket katar. cuma günü gariptir. o gün lig maçı varsa genel olarak saat 7'den sonra maçla ilgili görüşler yazılmaya başlar. öğle saatlerinde haftasonunun gelişinin verdiği rehavetle birlikte ufak bir saçmalama seansı yaşanır.
avrupa kupası maçlarını kapsayan; salı, çarşamba, perşembe'den oluşan 3 günlük süre; fena değildir. bu 3 günlük süreçte bir türk takımının maçı yoksa daha bir güzeldir. anlamsız "0 puan çekmek", "tromso" tartışmalarına rastlanmaz. maçlar heyecanla takip edilir, akıllıca yorumlar birbirini kovalar. gece büyük bir huzurla tamamlanır, uykuya geçilir. tabi bu süreçte genel olarak messi'yi, xavi'yi falan överken ülkemizde forma giyen bazı oyuncular da hor görülür malum kesimce. genel olarak bu oyuncular; sabri, selçuk, guiza, ibrahim üzülmez, mustafa sarp falan olmaktadır. bu hor görme seansı da 1 saat falan sürdükten sonra sona erer. tanrıya teşekkür edilir.
cumartesi ve pazar sabahları; seviyenin zirvede olduğu, bilgilendirici, öğretici yorumların yer aldığı süpersonik bir zaman dilimidir. malum kesim uykuda olduğundan mıdır, üniversite hazırlıkları için dershanede olduğundan mıdır genel olarak sağlıklı yorumlara rastlanır. avrupa ligleri hakkında mantıklı görüşler, akşamki avrupa liginden maçlar için açılan başlıklarda yer alan etkili yorumlar bir anda sözlüğü futbol konusunda okunabilir bir platform yapar. öyle ki haftasonları kahvaltıdan sonra içilen keyif çayı genel olarak sözlük başında futbol temalı yazılar okunurken yapılır. en başta dediğim gibi sözlüğün fazla eskisi olmadığım için bu zaman dilimindeki yazarların tamamının adını net hatırlayamıyorum. ilk aklıma gelen "der meister" sadece. zamanla diğer yazarların da isimleri zihinlerde kalacaktır kuşkusuz.
cumartesi ve pazar akşamları; gerginlik üst düzeydedir. fenerbahçe, galatasaray, beşiktaş'tan en az 1 tanesinin ligde yenilmesiyle birlikte malum kesim uyanır, ayaklanır ve kusmaya başlar. sizler aklı selim yorumlar yazmanıza rağmen tuttuğunuz takımı sevmeyen yazarlar tarafından eksi yağmuruna tutulursunuz falan filan. zaten genelde mesajınızı dikkatle okumazlar, mesajın içeriğinde tuttuğunuz takımı belirttiğiniz o cümleyi ararlar.
bir gözlemin daha sonuna gelirken stuttgart'a bundesliga'da başarılar diler, rooney'e gol krallığı yarışında bol şans dilerim.