iki hayatın çarpıştığı noktada, o noktaya daha önce gelmiş olan söyler bu cümleyi. yolun sonunda çok uzun zamandır birilerinin de gelmesini beklemektedir. yaşanmışlıkları unutup yeniden aç bünyesini doyurmaya odaklanmıştır. derken bir gün elini alnına dayayıp uzaktan görünene bakar, bakar, bakar ve gülümser. yolun sonuna geldiğine inanan ve sadece kendi olduğuna inanan "taze düşmüşümüz" ne olduğunu algılamaz, yavaşça yürümeye devam eder. bir an kendine gelip "sen nerden çıktın be? bu benim yolumun sonu" der. sonra onu oraya getireni tekrar hatırlar ve ağlamasına kaldığı yerden devam eder. uzundur oralarda bu durumu yaşamış olan tecrübelimiz ağlayan cisme sarılır, "şş! geçti, geçti" der. insan böyle zamanlarda, bulunduğu durumdan kurtulmak ister. inanır, anne gögsü gibi gelir. nefes alıp verişini dinlerken yalnız olmadığını hisseder, sonra taze düşmüşlüğü aklına gelir ve yeniden ağlar. derken tecrübelimiz, uzun süredir herhangi bir taze düşmüş için hazırladığı muhteşem ve havalı ezgilili cümlelerini dökmeye hazırlanır. başlar saydırmaya, anlatmaya ve taze düşmüşü dinlemeye. taze düşmüş inanır, sakinleşir. "hakkatten ya" diyerek gülümsemeye başlar, onay verir tecrübeliye. derken tecrübeli ve taze düşmüş aynı mühre sahip sorunları nedeniyle birbirlerine çekici gelirler. gülümserler, belki de kendilerine çok acıdıkları içindir, bencillikleri içindir kim bilir? genelde çok uzun zaman geçmesine gerek yoktur. ikisi de olduğu halden kurtulup, yolun başına dönmek gayesindedir. taze düşmüş yeniden ağlar ve anlatır, anlatır, anlatır bitmişliğini dillendirir derken, tecrübelimiz altın vuruşu yapar: korkma ben varım!
taze düşmüşün aradığı kandır. o vardır, inanır. dünya hızlıca dönmeye başlar, ayaklarının altında garip bir his vardır. çok yüksekten aşağıya kayıp yeniden yükseliyordur. yeniden vuruş yapar tecrübeli: ben varım! taze düşmüş aptallaşmıştır, kanına giren zehir yarasına bastıkça kendini daha güçlü hissetmiştir. derken bu gazla biraz devam ederler. sonra birden müzik kutusunun şarjı biter. açık kaldığını ise şarkının ikisi de farketmemiştir. hayatlarını filmlerin dayanılmaz hafifliğinden sanmışlardır. dudaklar sarkar. tecrübeli: aslında ben... demeye kalkar ki taze düşmüş "aşk olsun" demekle yetinir. tecrübeli başa dönme vaktinin geldiğini anlamıştır. oturduğu yerden ayağa kalkar ve "gitme vakti" diyerek el uzatır taze düşmüşe. taze düşmüş de ayağa kalkar ve uzatılan eli hafifçe sıkar. nöbet yeni gelene devredilmiştir ve bu yolun sonunun nöbetçisi hiç bitmeyecektir. hep devredilecektir. parolası, korkma ben varımdır.
derler ki; insan, yemediği halde cinsini öldüren tek canlıdır! ve inanırım ki hep muhteşem bir oyunun içindeyiz!