bir kavanoz var sözlük, günlerdir çalkalıyorum içimde. ben çalkalamıyorum hayır; kendi çalkalanıyor. kendi kendine yapabiliyor herşeyi. robot gibi sözlük, bir kere kurmak yetiyor onu.. daldan dala zıplamaya başlıyor sonra, yazardan yazara zıplıyor. bana zıplıyor.
çalkalıyorum içimde. çalkalanıyor yani. ben miyim o? sen misin? değil. hiçkimse değil.
ama fındık. bildiğin fındık. senin benim fındık. gidiyor biyerlere, dönüşüp geliyor. başka bişey oluyor sözlük, bildiğin gibi değil. bambaşka bişey oluyor o. artık fındık değil. bir paraya satıp, sonrasında on paraya seve seve satın alan bünyelerin içinde çalkalanan bi fındık. bayılınan bi fındık. artık bilemeyeceğin bi fındık o; tanıyamayacağın. hem sen ben; hem değil.
tanımlanamayan ama çok sevilen, harika ötesi bişey.
cana can katan bi tat.
ama sen değilsin artık o, ha keza ben. bayramlarda yere çukurlar kazıp oynayacağımız oyunun adı değil o.