sayesinde yazar kişilerden duyduğum onca nevi şahsına münhasır yorumlarla şenlendim efendim. her şeyden önce bunun için seviyorum bu fasiliteyi.
+ sol frameden kaldırdılar o yivranç başıkları ama aklımızdan, anılarımızdan, çocukluğumuzdan kaldırabilecekler mi bakalım? he kaldırabilecekler mi? ağlasam sesimi duyabilecekler mi?
nedense bu laf şeyi çağrıştırdı bana; "kafamdaki türbanı çıkardınız hade bakalım. ama beynimdeki türbanı nasıl çıkarıcaksınız? sıkıyosa onu da çıkarın." gibisinden bi serzenişte bulunmuştu genç bir kızımız. yıllar önce. ona da böyle gülmüştüm. ondan çağrıştırdım. yoksa ne işim olur çağrışımla şunla bunla allaınsen.
evet efendim şu aşamada moderasyondan bir diğer isteğimiz, beynimizdeki kötü başlıkları da kaldırması. artık hipnoz yöntemiyle bilinçaltımıza mı iner, üstüne mi çıkar, ilaçla tedavi mi eder napar bilmiyoruz. ama o başlıkları bize unutturmak zorunda yane. öööle sadece sol frameden kaldırmakla olmuyo bu iş.
ikinci adım olarak da sevmediğimiz, silik olan eski trollerimizi ve yazarlarımızı da bize unutturmasını istiyoruz. yazılarını silebilirsiniz... ama aklımızdaki izlerini yok edebildiniz mi? ha? edemediniz. beceriksizler. pisler.
+ ay şimdi sol fireymden başlıkları kaldırıyorum ya bifincancay.
- eee?
+ böyle şey gibi geliyo... sanki bana tecavüz ediyolarken ben gözümü kapıyomuşum...
- tecavüz ederken.
+ evet.. gözümü kapıyomuşum.. ama hissediyomuşum.. geliyo adam böyle.. yaklaşıyo. kollarımdan tutuyo beni ilk...
- tamam tasavvur edebiliyorum. o konuda bi eksiğim yok allah a şükür. ayrıntıya girme.
+ ya da böyle kızgın kumlardan serin sulara atlarken o kızgın kumlar ayağını yakar, yara yapar sonra tuzlu su iyice kavurur ya..
- hangi sahilde denize giriyon yavrum sen?
+ işte beni aynen böyle hissettirdi bu moderasyon.
hocam bu moderasyon... fazla size. haggaten. fazla.
